Sendikalar var mı?
Var.
Dernekler var mı?
Var.
Vakıflar var mı?
Var.
Bu kurum ve kuruluşları denetleme görevi verilen devletin çeşitli organları da var mı?
Evet, o da var.
Genel kurullarını belirli süreler içinde yaparlar, yönetim ve denetim birimlerini oluştururlar.
Ve bu kurumların, kuruluşların yönetimleri, devletin denetimine açıktır.
Arada bir ya da gerek duyulduğunda denetlenirler.
Cemaatler var mı?
Var.
Tarikatlar var mı?
Var.
Peki, bu var olan cemaatleri, tarikatları denetleyecek bir devlet organı var mı?
İşte o yok…
Buna karşın demokratik biçimde, yasalara uygun olarak kurulmuş olan siyasal partiler, devletin hiçbir organı tarafından denetlenemeyen bu cemaatlerle, tarikatlarla barışık görünmeye çalışırlar.
Demokratik biçimde kurulan ve iktidara oynayan parti liderlerinin, önde gelenlerinin, bu tarikat şeyhleri ile cemaat liderleri ile sıcak ilişkiler kurma çabaları ve girişimleri de var mı?
Evet, o da var.
Eeee, günümüzde neyi tartışıyoruz?
Her şey olağanmış gibi sürmüyor mu?
Sürüyor.
Hem de herkesin gözleri önünde.
Ve herkesin bildiği gibi…
Hani özgür, bağımsız, demokratik ve parlamenter bir sistemimiz var ya!...
12 Eylül faşist darbesinden sonra yaşı mahkeme kararıyla büyütülüp asılan Erdal Eren’in ailesi, 12 Eylül yargılamasında müdahil olamamış.
Gerekçe de neymiş biliyor musunuz?
İtibar edilecek karar ve belge yokmuş.
Yahu çocuk asılmış be…
Asılarak öldürülmüş.
Buna bile itibar etmiyorlar.
Biz şimdi Hollanda’dan nişan almakla meşgulüz.
Böyle kıytırık konularla ilgilenecek halde değiliz.
Büyüyoruz canım, büyüyoruz.
Ama gözlerimiz var, görmüyoruz.
Kulaklarımız var, duymuyoruz.
Allah bize akıl ve iz’an nasip etsin.
Amin…
|