Gazetecilik mesleğinde okumadığım sayfa hemen hemen kalmadı.
Az değil. 1961 yılında mesleğe başladım.
Aralıklarla sürdü.
30 yılı aşkın zamandan buyana bizzat göbeğindeyim.
Bu meslekte yeni açılan sayfaları artık okumuyorum.
Neden?
Yüreğim yetmiyor da ondan…
1960 yılından bu yana gelip geçen tüm iktidar partilerini az çok tanıdım.
Gazetecilik, o eski yıllarda, günümüzde yapıldığı gibi yapılmıyordu.
Daha saygın, daha düzeyli, daha dikkatli yapılıyordu.
En azından kimse kimseye çökmüyordu.
Kimin açığı varsa, gazete sütunlarına yansıtılıyordu.
Kırgınlıklar, dargınlıklar oluyordu belki ama kimse kimsenin hakkını da inkar edemiyordu.
Yüce divanda yargılananları gördük.
Bu yargılamalar sonunda asılanları, aklananları, hapiste yatanları, politikaya küsüp geri çekilenleri gördük.
Düzeyli politika yapanları, cıvık politika yapanları, makyavelist yaklaşımları, her istenene ilkin tamam deyip sonra unutanları gördük.
Çıkar hesaplarını, çulsuzken Karun gibi zengin olanları gördük.
Konuşmasını öğrenemeden işaretle anlaşanları gördük.
Üç kuruş ya da bir yerlere gelme uğruna, bunlara yağcılık, yalakalalık şaklabanlık yapanları gördük.
Bu kesimin sonlarını da gördük ve onların adına üzüldük.
Günümüze geldiğimizde;
Geçmişteki gördüklerimizin de ışığında, halı hazırdaki hükümetten kimsenin istifa etmeyeceğini anladık.
Hiç kimse kendini yormasın, bu iş biraz uzayacak gibi görünüyor.
Bakın, ne taklacı İç İşleri Bakanı, ne sağlıkta dönüşümcü Sağlık Bakanı, ne “şeyini şey ettiğim” söylemi ile gündeme gelen başbakan yardımcısı, ne adaletle oynayan Adalet Bakanı, ne % 20 lik zamlı enerji bakanı, ne % 2 lik çalışma ve sosyal güvenlik bakanı, ne hırıstiyan ülkelerden ithal edilen angusları kurbanlık olarak satın alan tarım ve hayvancılık bakanı, ne cümlesinin başı ile sonu arasında bir bağlantı bulunmayan başbakan yardımcısı, ne hızlı tiren kahramanı ulaştırma bakanı…
Sayayım mı daha?
Yok, saymayayım.
Yazmaya kalkarsam bu köşe yetmez.
Dikkat ediyor musunuz?
Bunların hiçbirinin, görevindeki aksamalardan dolayı istifa edeceklerini sanmak, biraz safdillik olmaz mı?
Biz de oturmuş gazeteci geçiniyoruz, 30 yıldır köşe yazıları yazarak doğruları, olması, yapılması gerekenleri yazmaya çalışıyoruz.
Hadi canım bize de bizi okuyanlara ve okuduklarına inananlara da…
Hadi canım, hadi canım…
|