İyi bir gözlemci, seçim öncesi olayları süzgecinden geçirerek yazmaya kalksa, roman olur…
Hep partiler insanları ince elekten eleyip, kimini belediye başkanı, kimini belediye meclis üyesi, kimini il genel meclis üyesi gösterecek değil ya.
Bir gözlemci de oturup bu oluşumların notunu tutsa, sonradan romanlaştırsa, vallahi satış rekorları kırar.
Bir bakıyorsunuz, adam iki eliyle bir imzasını atmaktan aciz ama bir yerlere aday olmuş…
Aslında onun politikası seçilmek için değil, “bakın ben de varım. Siz bir yerlere gelirseniz beni unutmayın haaa” mesajı vermek içindir.
Bir yerlere aday olması için birine öneri götürüldüğünü duydunuz mu hiç?
Ben duymadım.
İş yapabilecek yetenekte, dürüst, çalışkan insanlar, artık partilere sıcak bakmıyorlar.
Partiler de onlardan yana dönüp bakmıyor…
Oysa o kadar yetenekli, o kadar becerikli, yaptığı işin hakkını veren o kadar dürüst adam var ki.
Partililere mavi boncuk dağıtan, cıvık politikacılar gerektiği için işler böyle yürüyor…
Eflatun’un, günümüze ve konumuza cuk oturan bir sözü var; “politika ile uğraşmayan akıllı insanlar, politika ile uğraşan aptal insanlar tarafından yönetilmeye mahkumdur.”
Aklımda kaldığı kadarıyla özü bu olan bir veciz söz Eflatun’nunki.
Benim seçmenime gelince; bazen her söylenene inanan, bazen da dananın altında buzağı arayan bir yapısı var.
Geçtiğimiz hafta Gaziantep’te bir “tırro” dolaşmıştı.
Hatta yaygın ve saygın basınımıza bile malzeme olmuştu.
Neydi o “tırro” ?
Biri, “yeni açılan Carrefour alış veriş merkezinde bugün kampanya var. Diz üstü bilgisayarlar 100 TL. cep telefonları 20 TL. ye satılıyor” diye bir yalan atmış ortaya.
O gün Carrefour’da kargaşa yaşanmış.
Benim insanlarım 100 liraya diz üstü bilgisayarlar, 20 liraya cep telefonları alabilmek için iş merkezini istila etmişler ama olayın “tırro” olduğu ortaya çıkınca da eşekten düşmüş karpuza dönmüşler…
Habercilerimiz de bu kargaşanın içine dalarak, haber yapmışlar.
Ben, Gaziantep’te yaşanan bu olayı, İstanbul’dan yayın yapan bir televizyondan duyuyorum…
Oysa bu alışveriş merkezinin bulunduğu yer, bana da yakın bir yer.
Olayı, anında değil, İstanbul’dan naklen izliyorum.
Ve izlerken de “işte benim seçmenim bu” demekten de kendimi alamıyorum.
İşte böle bir seçmen yapısıyla seçime gidiyoruz.
Ben, Gaziantep’teki bir olaydan çıkarak seçmenin yapısına değinmeye çalıştım. Siz konuyu daha da yaygınlaştırarak ülke genelindeki seçmenleri düşünün…
|