Bir arkadaşım bana elektronik postayla bir ileti yolladı.
İlgimi çekti.
Bir yerde okumamıştım.
Mutlaka bir yerlerde yayınlanmış, arkadaşımın da ilgisini çektiği için benimle paylaşmak istemişti.
Paylaşmamak olur mu?
Belki tevatür belki menkıbe belki kurgu ama günün “mana ve ehemmiyetini” göz önüne alırsak cuk oturuyor.
Ben de bu ilginç iletiyi bugün sizinle paylaşmak istedim.
İlginizi çekeceğini umuyorum.
Buyurun iletiye;
“Fatih, İstanbul’u alıp alayla Ayasofya önüne geldiği zaman, derinden bir inilti işitti.
Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi.
Sakalları uzamış, hali perişan bir keşiş bulup getirdiler.
Huzura çıkardılar.
Korktu, teskin ettiler.
“Niçin hapsedildin?” diye sordular?
Keşiş fala baktığını ve kuşatma hazırlıkları sırasında Konstantin'in kendisini çağırıp İstanbul'u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını söylediğini, remilde İstanbul'un Türklerin eline geçeceğini söylemesi üzerinde de Konstantin'in kızarak onu zindana attırdığını hikâye etti.
''Ve şimdi karşınızda bulunuyorum, demek ki falım doğru imiş...''
Bunun üzerine Fatih de İstanbul'un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse ödüllendirileceğini bildirdi.
Keşiş remil attı ve şöyle dedi:
''İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki emlak ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak...''
Bu falın bildirdiği sonuçtan büyük üzüntü duyan Fatih ellerini kaldırarak; 'İstanbul'da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah'ın gazabına uğrasınlar!' diye beddua etti.''
Kaynak: A. Süheyl Ünver, "İstanbul Risaleleri"
Yayınlayan: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Önsöz: Recep Tayyip Erdoğan”
Arkadaşımın elektronik posta ile yolladığı ileti bu kadar.
Fatih’in bedduası tutar mı tutmaz mı tutarsa ne zaman tutar, kimi ya da kimleri tutar, onu da Allah bilir.
|