Savaş haberleri bıkkınlık getirdi.
Televizyonlar, gazeteler neredeyse savaşa girdik gibi haberlerle ne yaptıklarını ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Suriye’ye sınır illerimize Stınger füzeleri, rampalar, uçaksavarlar, tanklar, toplar, üst düzey komutanların güney sınırımızda keşif gezileri…
Televizyonlar, Suriye sınırındaki olup bitenleri verirken, ekrana da fırlatılan füze, patlayan top, peşpeşe ateş eden uçaksavar ve havada uçak görüntüleri ile süslüyorlar haberlerini.
Sanki savaş oyunmuş gibi.
Savaşın öznesinin ölmek ve öldürmek olduğu unutuluyor.
Bu savaş kışkırtıcılığı ve çığırtkanlığı, aklı başında insanları üzüyor, kaygılandırıyor.
Suriye’ye neredeyse ha girdik ha gireceğiz haberlerinden bıkkınlık geldi.
Bugün size çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdaki bazı notlar aktarmaya çalışacağım.
Bizim kuşağın çocukluk ve ilk gençlik dönemi çok güzel geçti.
Bugünkü gibi televizyon, bilgisayar, cep telefonu, fas-fuut, hamburger gibi günümüzün vazgeçilmezleri daha icat edilmemişti.
Tek eğlencemiz sinemaya gitmek, arkadaşlarla parklarda oturup şarkı söylemekti.
Çocukluğumuzda bize öğretilen bir duayı hiç unutamam.
Yatağa her girişimde mutlaka okurdum.
Bize dua diye öğretilen o metni yazayım, dua olup olmadığına siz karar verin;
“Yattım sağıma, döndüm soluma, sığındım suphanıma, melekler şahit olsun dinime imanıma.
Yattım Allah, kalkarım inşallah.
Kalktımsa kalktım, kalkmadımsa innalillah ve inna ileyhi raciun, el hükmülillah el vahidin kahhar.”
Sözcüklerin çoğunun anlamını bilmezdim ama okurdum.
Bilmem anlatabildim mi?
Bir de belli geceler vardı.
Biz Kadir Gecesi, Ragıp Gecesi, Berat Gecesi derdik.
Şimdilerde bu gecelerin adı “kandil” oldu ve herkes telefonla mesajlaşarak birbirinin kandilini kutlar oldu.
Kutlayan birine “Berat Kandili nedir, Miraç Kandili nedir, Regaip Kandili nedir” diye sorsanız doğru yanıt alamayacağınıza inanıyorum.
Çünkü ben denedim ve çok azından doğru yanıt alabildim.
Hele çocukluğumuzun Berat Gecesinde bize anlatılan bir söylem vardı ki korkudan titrerdik.
“Berat gecesinde ay ışığına çıkacak gölgene bakacaksın.
Eğer gölgende bir uzvun eksik görünüyorsa, o yıl öleceksin.”
Bırakın gölgemize bakmayı, korkudan dışarı çıkamazdık.
Çocuk aklı işte.
Soramazdık, sorgulayamazdık.
Şimdilerde birbirinin kandilini kutlayanlar, bizim kuşaktan değilse bu anlattıklarıma yabancıdır.
Bunları neden yazdım?
Yazıma “savaş haberleri bıkkınlık getirdi” diye girdim ya!
Bu anlattıklarımla savaşın arkasından dolanmak istedim.
Bilmem becerebildim mi?
|