Tam da bu reformlar bitmişti, yeni bir reform dalgası mı var demeden konuya girelim…
Geçtiğimiz günlerde, CIA Türkiye uzmanı Henri BARKEY’in 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinden 25 gün sonra Utah üniversitesinde verdiği konferansta söylediği sözler bir anda gündeme oturuverdi.
Ne demiş o tarihte BARKEY;” iktidar partisiyle anlaşarak orduyu kafesledik.”
Tabi bu konuşmanın devamı da var diyor ki özetle: ” tezkerenin reddinden sonra TSK’nin ne olursa olsun ABD’den bağımsız olarak Kuzey Irak’a girmek tavrında ısrarlı tutumunu sürdürdüğünü, bunun engellenmesi için AB’nin Türkiye’ye müzakere tarihi vermesi gerektiğini, müzakere tarihinin en büyük yararının Türkiye’nin dikkatini Iraktan uzaklaştırmak olduğunu söyledi.”
Konuşmasının devamında diyor ki: ” ilk kez İslami parti tek başına iktidarda. O güne kadar Türkler, AB’ye temkinli yaklaşıyorlardı. İlk kez AB’ye girmek ve demokrasi istediklerini söylediler. İlk kez bir Türk hükümeti AB’ye girmek istiyoruz… Onların kriterleri bizim için ölçü olur diyor. Çünkü AB’ye katılarak adaylık sürecinin Türkiye’yi daha fazla demokrat yapacağına inanıyorlar. Bu demokratikleşme süreci içinde biz orduyu çok sıkı kafese kapattık.”
Aslında bu tavır bizler için çok yabancı mı? Aslında değil…
Hem zaten uzun süredir demiyor muyuz?
Emperyalizm ülke üzerinde yapmak istediklerini demokrasiyi kullanarak yapıyor…
Biz bunu yıllardır söylüyorduk ama toplum çok oralı değildi…
İlk kez
AB reformlarının amacı, konuyla ilgili en yetkili ağızlardan biri tarafından açıklandı da birazcık olsun gerçek ortaya çıktı.
Ama ne yazık ki ülkemizde okuma alışkanlığının az olması nedeniyle bu sözler gerçekten yeteri kadar kitleye ulaşabildi mi? işte ona emin değilim…
Ama şu var ki bir kısım insanımız…
AB tarafından ülkemize dayatılan her ne varsa…
Onu demokrasi olarak görmekte, bunun için elinden gelen her ne varsa bu uğurda para almakta dahil, her şeyi yapmaktadırlar…
Şöyle bir düşünün…
Bu reformlar sonucunda ülke olarak neler kazandık?
Yıllardır
Tüm müzakere belgelerinde…
Ulusal programlarda…
İlerleme raporlarında; ” Askerlerin sivil otoriterin emri altına girmesi…”
“Üniter yapıyla ilgili söylemlerden kaçınılması…”
Hatta “etnik çatışma tehlikesine karşı toplumun uyarılmaması…”
Ve “bu işin AB’ de böyle olduğu” anlatılmadı mı?
Sonuçta ulus devlet çıkarları konusunda duyarlılığı kalmamış, giderek profesyonelliğe kapıyı açacak bir ordu hedefleniyordu ki…
Emperyalist ülkelerden gelen hiçbir emir tepkiyle karşılaşmasın…
Vardığımız yer ortada…
Aynı reformlar yargı konusunda da yapılmıştı…
Durum malum…
Aslına bakarsanız…
Özelleştirmelerin de tamamı da bir reform paketiydi…
Tarıma yapılan desteklerin kaldırılması da…
Anlayacağınız ulus devlet karşıtı ideolojiye sahip bir iktidarla, emperyalizmin işbirliği sonucunda ulusal güçler ve değerler dumura uğratıldı
Anlamanız gereken bu…
|