Toplum bir ateş çemberinden geçiyor.
İflaslar, intiharlar, soygunlar…
Bu olaylar, insanımızın nasıl bir psikoloji içinde olduğunun tipik birer göstergesi değil mi?
Seçim döneminde ortaya atılan yolsuzluk dosyaları, belden aşağı vuruşlar orta yerlerde uçuşuyor.
Halkın bilgilenmesi, nedense hep seçim öncelerine denk düşüyor.
Havalarda uçuşan bu çirkin dosyalar aslında halkın bilgilenmesi amaçlı değil.
Birilerinin önünü kesmek, birilerini yıpratarak kösteklemek için atılıyor ortaya.
Bu tür dosya çirkinlikleri sürerken politikacılar, miting meydanlarında doğruluktan, dürüstlükten, haktan, hukuktan, dinden, imandan dem vuruyorlar.
Ne kadar inandırıcı olduklarını yakında göreceğiz…
Emniyet Genel Müdürlüğünde üst düzey bir polis müdürü, aracında intihar ediyor.
Tam o sırada, Türk Hava Yolları’na ait bir uçak, Hollanda’da düşüyor.
Bütün haber kanalları, bütün haberciler bu uçak kazasına kilitleniyor.
Polis müdürünün intihar olayı, arada kaynayıp gidiyor.
Toplum tam bir ateş çemberinden geçiyor demekte haksız mıyım?
Bu toplum, nereye koştuğunu ya da koşturulduğunu bilmeden ha babam, de babam koşuyor.
Ekonomik kriz, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk başını almış giderken, Cumhurbaşkanı Afrika’da safariye çıkabiliyor…
Başbakan, seçim propagandası için gittiği illerin valilerini ziyaret ederek, TOKİ konutlarının açılışını yaparak, politik gezilerine resmiyet kazandırıp, devlet kesesinden seçim çalışmaları yapıyor.
Seçimler konusunda en yetkili organ olan Yüksek Seçim Kurulu, görevini savsaklıyor.
Sonuç olarak; sözünü ettiğim ateş çemberinden geçerek, seçimlere doğru bu minval üzere koşturuyoruz…
Seçime yaklaşık bir aylık süre kaldı.
Bu süre içinde, daha ne dosyaların açılışına tanık olacağımız da belli değil.
Ben inanıyorum ki; ne kadar pis, ne kadar aykırı, ne kadar çirkin dosya açılırsa açılsın, 30 marttan başlayarak, bu dosyaların tümü raflara kaldırılıp, tozlanmaya bırakılacaktır.
Tarih baba bunları hep kayıt altına alıyor ama o da ne yapacağını şaşırmış durumda.
Çünkü; tarih babanın da her geçen gün kafası karışıyor.
Geçtiğimiz günkü yazımda da belirtmiştim; ben bunca yıldan beri oy kullanırım, bu kadar cıvık bir seçim öncesi ile karşılaşmadım.
Bunca suçlamalara savcıların sessiz kaldığını görmemiştim.
Gün batımından sonra konuşmasını sürdüren nice politikacılar hakkında davalar açıldı.
Sonu ne oldu bilemiyorum ama bu seçim döneminde herkes birbirini ihbar ediyor, yolsuzluk dosyaları açıklıyor, savcılarda tık yok.
Bu gidiş iyi bir gidiş değil.
Politikacılar, politik ölçünün ne olduğunu unutmuş.
Herkes bildiği gibi konuşuyor, bildiği gibi davranıyor.
Bu gidişin sonunda, halk olarak yine bizler zarar gireceğiz gibi geliyor bana.
Allah encamımızı hayreyleye…
|