Sancılar içinde kıvranan Suriye uçağımızı düşürdü.
Uluslararsı sularda mı Suriye karasularında mı diye tartışmaktan bir hal olduk.
Uçağı, suya düştüğü yerden çıkaracak ya da yerini tespit edecek teknik altyapımız yokmuş.
Titanik’i bulan ecnebi arama kurtarma gemisi geldi, yerini belirledi, fotoğraflarını çekti ve gencecik iki pilotumuzu çıkarıp bize teslim etti.
Pilotlarımızı törenlerle defnettik.
Bir de utanmada onlara hakkımızı helal ettik.
Sanki çok hakkımız varmış gibi…
Aradan bunca zaman geçti, biz hala uçağımızın nasıl düşürüldüğünü tartışıyoruz.
Füzeyle mi düşürüldü?
Uçaksavarla mı düşürüldü?
İç kargaşa yaşayan Suriye’nin yakınında bizim uçağımızın ne işi vardı?
Hadi işi vardı, Suriye de vurdu, düşürdü.
Düşen uçağımızı bulacak teknolojimiz yok muydu?
Varsa neden biz bulamadık da elin küffarından yardım istedik?
Hadi uçağımız bulundu, gencecik pilotlarımızın cenazelerini törenlerle kaldırdık.
Peki, nedir şimdi bu uçağın nasıl ve hangi silahla düşürüldüğü tartışması?
Ezeli ve ebedi dost ve müttefikimiz uzaktan sesleniyor; “bütün bilgiler bende var ama söylemem…”
Dün ana muhalefetle barış çubuğu içen iktidar partisi, bugün neredeyse uçağın ana muhalefet partisi tarafından düşürüldüğünü iddia edecek.
Baksanıza, başbakan, ana muhalefet partisi lideri için, “Suriye’de iktidardaki Baas Partisi’nin sözcüsü gibi konuşuyor” diyor.
Bu arada düşen uçağın enkazı üzerindeki teknik çalışmaların sürdüğü haberleriyle oyalanıp duruyoruz.
İstanbul’a yapılması planlanan dev cami ile meşgulüz.
Muhterem Kültür Bakanı da bu dev cami ile ilgili turistik demeçler vermeyi sürdürüyor.
Yahu Çarşamba’yı sel almış, kimsenin umurunda değil.
Allah’ın afatı diye geçiştiriyoruz.
500 yılda bir yaşanan bir sel felaketi diyoruz.
O “Çarşambayı sel aldı” türküsünün geçmişine bile bakmaya mecalimiz kalmamış.
Biz bu kadar duyarsız bir toplum muyduk yoksa duyarsılaştırıldık mı?
Dün barış çubuğu içen iktidarla ana muhalefet, bugün devlet adamına yakışmayan söylemlerle birbirlerine sataşmaya başladılar.
Biz hala “uçağımız füzeyle mi düşürüldü uçaksavarla mı?” nın hesabındayız.
Uçak düşürülmüş, pilotlarımız şehit olmuş, törenlerle gömmüşüz, bizim uçak sapan taşıyla düşürülse ne yazar?
Uzaktaki dost ve müttefik ülke her şeyi biliyor nasıl olsa.
Yetmez mi?
Çarşamba’yı sel almış mı almamış mı?...
|