Bir zamanlar güzel bir şarkı vardı.
Kayahan söylerdi.
Dilime takılmıştı, ben de hep mırıldanırdım;
“Seni versinler ellere / beni vursunlar / sana sevdanın yolları / bana kurşunlar.”
Güzel, duygu dolu bir şarkıydı.
Kayahan’ın en sevdiğim şarkılarından biriydi.
Şimdilerde de dilime dolandı, sık sık mırıldanıyorum.
Gelin bu şarkının sözlerini değiştirerek günümüze uyarlayalım;
Sana konteynır konut, benim Van’lıma piknik çadırı.
Sana kredi kartı ve cep harçlığı, bana 4 + 4 zam.
Sıcaklarda rahat edesin diye sana buzdolabı, bana sıcaklar.
Sana her şey serbest, bana yasaklar.
Sana cennet ülkemin toprakları, bana kaygılar.
Bu konuyu daha da uzatabiliriz ama burada keseyim.
Burada “sen” dediğim, gündüz külahlı gece silahlı Suriyeli sığınmacılar.
Sayıları 50 bine yaklaştı.
Tamamı öyle değil tabi ki.
Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa derken şimdi de Kahramanmaraş ve Nizip’te onlar için hazırlık yapmaya başladık.
Kilis’te, İslahiye’de, Samandağ’da hastanelerde, marketlerde olaylar çıkardılar.
Kendi aralarındaki kavgalarına müdahale etmek isteyen polislerimizi dövdüler.
İskan edildikleri yerlerde Türk Bayrağını indirip kendi bayraklarını astılar.
Konuktur dedik, sineye çektik.
“Türkmenler buraya gelmesin” diye çıkardıkları kargaşada gözaltına alınan 36 kişiyi ikinci günü serbest bıraktık.
Suriye’de iktidara başkaldıranları, bizim televizyon ve gazete haberlerinde “özgür Suriye ordusu” diye tanımlıyoruz.
Üstelik 30 yıldan beri terörle cebelleşen bir ülkeyiz.
Şemdinli’de, Van’da, Hakkari’de teröristle çatışmalar sürerken, Halit Meşal ile Suriye sınırının geleceğini görüşüyoruz.
Çankaya’da da Cumhurbaşkanı şehit ailelerine iftar yemeği veriyor.
Güney sınırımızda teyakkuzdayız.
Suriye’nin elinde kimyasal silah varmış da önlem alıyormuşuz.
Saddam’ın elinde de kimyasal silah var diye Irak’a demokrasi getirmeye kalkanlar, sonradan “yokmuş” dediler ve özür dilediler.
Yani milyonlarca insanın öldürülmesi, kadınların kızların, demokrasi getirmek isteyenlerce tecavüze uğraması, bir özür dilemeyle kapatılıverdi.
Bakın, Irak’a nasıl da demokrasi getirildi?
Önümüzde sıcak günler var.
Büyük devlet olduğumuzu sık sık yineleyen büyük devlet adamlarımızın daha akıllı olması gereken sıcak günler.
Yoksa “bade harab –ül Basra…”
|