İmdiii, nereden başlayayım bilemiyorum.
Ama bir yerden başlamam gerek.
Balyoz davasından tutuklu bir albaya “sefer görev emri” gönderilmiş.
Sefer görev emri ne demek?
Savaşa dönük hazırlıklarda başvurulan askeri bir yöntem demek.
Şimdi “savaş mı var” diye sormaya hakkımız var değil mi?
Bu savaş görev emrini çıkaranlar, emri gönderdikleri emekli albayın tutuklu olduğunu bilmiyorlarsa yandı gülü ketenhelva.
Bu durumda bir savaşa girmek nasıl bir sonuç verir?
Onu da Allah bilir.
Eğer bu sefer görev emrini çıkaranlar, emekli albay Kemal Dinçer’in tutuklu olduğunu bilmiyorlarsa, bu konuyu kapatalım.
Biliyorlarsa yine kapatalım…
CHP MHP’ye, MHP CHP’ye bağırıp duruyor.
İkisi de birbirini iktidar partisine kuyruk olmakla suçluyor.
İktidar partisi AKP ise kıs kıs gülerek bu iki partiye de yükleniyor.
Bu yüklenmeden BDP de sık sık nasibini alıyor.
Yani aziz okuyucu, adına yüce meclis dediğimiz parlamentoda uzlaşma diye bir konu hak getire.
İktidar partisi, ana muhalefet partisi, diğer muhalefet partileri birbirlerine güvenmiyorlar, inanmıyorlar.
Bunları eleştirme çabası da bize düşüyor
İktidar partisinde 10 yıl iktidarda kalmanın verdiği ver rehavet var.
Bunun adına 10 yıllık iktidar sarhoşluğu da diyebiliriz.
Bir türlü ayılamadılar.
CHP’liler, “MİT bizi dinliyor” diye feveran ediyor, MİT yanıt veriyor; “biz öyle bir dinleme yapmıyoruz…”
“Evet, dinliyoruz, var mı bir diyeceğin?” dese ne olacaktı?
Valla yine hiçbir şey olmazdı.
İzliyorum da Saadet Partisi genel başkanı muhteremin, eski dostları içi dili pek dönmüyor.
YÖK genel sekreterliğine eski bir vaiz atanmış.
Gazianteplilere soruyorum; Gelecek yılki üniversite sınavlarında kaçıncı olacağız?
Sınava girecek çocuklarımızı eski vaiz yeni YÖK genel sekreteri muhtereme okutup üfletsek m’ola?...
YÖK’ün görevi ne?
Üniversiteleri baskı altında tutarak bilimden uzaklaştırmak ve din ile bilimi barıştırmak olsa gere.
Bakın, AB bizi içine almadı, dolayısıyla serbest dolaşım izini vermedi.
Ama biz, gündüz külahlı, gece silahlı Suriyelileri bağrımıza bastık, hem yerleşim hem dolaşım izni verdik.
Üstelik ceplerine kredi kartı bile koyduk.
Sırf rahat etsinler diye
AB utanıyor mu bilmiyorum…
Nerden başlamalı diye düşünürken yazımız bitti.
Artık yarına bakmalıdır cancağızım…
|