Hani bir tevatür var ya!
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a karadan girerken, papazlar meleklerin feminen mi maskülen mi olduğunu tartışıyorlarmış.
Komşularla sıfır sorunundan çıkıp, her yandan kuşatıldığımızı göz ardı ederek iftar yemeklerinde politika yapılması, beni 1453 yılına götürüverdi.
Kur’an’ın indirildiği gece olan Kadir Gecesini bizde tüm Müslümanlar kutlarken -ki %99 diyoruz- Müslüman olan bir komşu ülkede bombalar patlıyor, ithal silahlar sıkılıyor ve insanlar ölüyor.
Tam bu sırada İstanbul’daki patrik, Sümela Manastırı’nda 88 yıl sonra kısa aralıklarla üçüncü ayinini gerçekleştiriyor.
Adana’da, Gaziantep’te, yurdun çeşitli kentlerinde greve giden işçilere aldıkları ücret bile çok görülürken, yüzlerine bakılmıyor, sesleri duyulmuyor, iftar sofralarına bile davet edilmiyorlar.
Polisin bir müdahale aracı olarak kullandığı biber gazı için, konuşmalarında sık sık pot kıran İç İşleri Bakanı bir pot daha kırıyor ve biber gazı için “ot” diyor, “organik” diyor ve “insan sağlığına zararlı değil” diyor.
Bir tıp adamı da çıkıyor, “kalıcı tahribat yaptığı bilimsel olarak belirlenmiştir” diye karşı çıkıyor.
Bakanın, “ot, organik, insan sağlığına zararlı değil” söylemi ise bilimsel bir açıklama ile havada kalıveriyor.
Dünyada bir güvenlik sorunu var.
Amerika’nın “şer ekseni” olduğunu iddia ettiği küçücük Suriye, yine bu dünyanın ağası olma hevesindeki ülke tarafından kaynatıldı.
Bu “şer ekseni” ülkenin “şer” lerini biz bağrımıza bastık.
Van depremzedelerine sağlamadığımız lüksü bunlara sağladık.
Bu “şer” ler ne yaptılar?
Kendilerine kucak açan ülkenin bayrağını indirdiler, kendi bayraklarını çektiler.
Bu ülkenin güvenlik görevlileri ile kavga ettiler, polisin belinden aldığı silahla polise kurşun sıktılar.
Gittikleri hastanede, manavda, markette, çarşı – pazarda, fırında hır çıkardılar.
Yarın Ramazanın son günü, sonrası bayram.
Bunca sıkıntı içinde bayram kutlayacağız.
Kimileri “şeker bayramı” diyor, kimileri “Ramazan Bayramı” diyor.
Bir bayramın adında bile anlaşamıyoruz.
“Bayram gelmiş neyime” demeyelim, yine de kutlayalım.
Tüm günleriniz savaşsız, kavgasız, bayram coşkusu ve sevinci ile barış içinde geçsin.
Çok şey mi istedim yoksa?
|