Doğu illerimizde çatışmalar, patlamalar, ölümler sürüyor.
Ülke nüfusunun %20 sinin yaşadığı İstanbul’daki patlamaları bir yana bırakın.
İzmir’dekini unutma sularındayız.
Şeker bayramının ikinci günü Gaziantep’te, şimdiye dek yaşanmayan bir olay yaşandı.
Şehitkamil İlçesinde, ilçe emniyet müdürlüğünün bulunduğu caddede büyük bir patlama oldu.
Bomba yüklü bir araç, bir çekici ile getirilip indirildikten sonra, uzaktan kumandayla patlatıldı.
Bu yazı yazıldığı sırada ölenlerin sayısı 9, yaralananların sayısı 67, ağır yaralılar var.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “tüm detaylar biliniyor” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor; “araç çekici ile getirilmiş ve indirilmiş. Olayın aydınlatılması ile ilgili alınan mesafe çok hızlıdır. Bu aracın nereden geldiği, nasıl geldiği biliniyor…”
Eeee peki, her şey biliniyorsa neden patlamaya engel olunamadı diye sormazlar mı adama.
Gaziantep’teki patlamayı kim ya da kimler planlamıştır?
PKK mı?
Dış istihbarat örgütleri mi?
Sınırda ortamın daha da karışmasını isteyen karanlık güçler mi?
Çünkü bu şiddette bir olay Gaziantep’te ilk kez yaşanıyor.
Meclis Başkanı klasik bir söylev atıyor; “Barış ve kardeşliğe en çok ihtiyacımız olduğu bir gündeeee…”
BDP bile merkezden, olayı kınadığını açıklıyor.
Gaziantep milletvekilleri de olayı kınıyor ve ölenlere tanrıdan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorlar.
Gaziantep’te yaşanan bu vahşi olayın yarın, Hatay’da, Kilis’te, Şanlıurfa’da, Mardin’de, Şırnak’ta yaşanmayacağına garanti verecek bir babayiğit var mı?
Başbakan istediği kadar “ülkenin her santimetre karesine hakimiz” desin, durum bu.
İç İşleri Bakanını, çevresindeki koruma ordusu bir internet kafeye kaçırarak kurtarmadılar mı?
Nerede oldu bu olay?
Hakkari’de.
Hakkari, başbakanın hakim olduğu santimetrekarenin dışında mı?
Bugün belki yarın, Gaziantep’teki patlamada ölenlerin cenazeleri kaldırılacak.
Bakanların söylediğine göre cenaze törenine başbakan da katılacak.
Başbakan, bakanlar, milletvekilleri olayı kınayan sözler söyleyecekler, ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerinde bulunacaklar.
Daha sonra.
Daha sonrası mı var?
Ölen öldüğüyle kalacak, yakınları acılar içinde yaşamlarını sürdürecek ve olay unutulup gidecek.
Şimdiye de böyle olmadı mı?
Ne diyelim? Takdir – i ilahi böyleymiş…
|