Zor günlerden geçiyoruz.
Bu zor günlerde bir de bilgi kirliliğinden geçilmiyor.
İktidarı eleştirenlere, yanlışlarını söyleyenlere, “terörist ağzıyla konuşuyor” damgası vuruluyor.
İktidarın hoşuna gitmeyenleri yazanlar için –pek yazan da kalmadı ya- “teröriste, PKK’ya destek veriyor” damgası vuruluyor.
En belirgin örneği, 66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyenlere, Milli Eğitim Bakanı neredeyse PKK lı diyecek olması.
Bakan ne diyor?
“66 aya hayır diyen PKK ile ilişkili olanlar ve laikçilerdir…”
İşte bu görüşte, böyle düşünebilen bir eğitim bakanı var.
Terörist, kaymakamlığı, emniyet müdürlüğünü, devlet lojmanını hedef alıyor, karakol basıyor, yol kesiyor, askerlerimizi öldürüyor, yaralıyor.
Ankara hemen tepki veriyor.
Nasıl bir tepki?
Kiriz masaları oluşturuluyor, kınama mesajları yayınlanıyor, başbakan “canilerin hedeflerine ulaşmasına müsaade etmeyeceğiz” diyor.
Cumhurbaşkanı “silahla ülke bütünlüğüne kimse zarar veremez” diye sert(!) açıklamalar yapıyor.
Başbakan Yardımcıları televizyon televizyon dolaşarak ne kadar haklı olduklarını açıklıyorlar.
Benim askerimin can güvenliği düşünülmüyor, Suriyelilerin kaldığı kontrolsüz kamplardakilerin can güvenliği düşünülüyor. Hem de “sağduyunun hakim olması” uğruna…
En uzun sınır komşumuz, eski dost yeni düşman Suriye için, bilgi kirliliği sürdüğünden, sınıra uzak kentlerimizde yaşayanlar, Suriye sınırındaki illerimizde neler olup bittiğinden pek haberdar olamıyorlar.
Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Mardin’de, Şırnak’ta sıkıntılar yaşanırken, yetmezmiş gibi aynı sıkıntılar Kahramanmaraş’ta, Osmaniye’de, Adana’da da yaşanmaya başladığı görmezden geliniyor.
Görüp de dillendirenler için suçlama hazır; “terör örgütü PKK yandaşı…”
Bizim devlet adamlarımız, teröre kurban verdiğimiz gencecik askerlerimiz için Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerinde bulunurken ve askerlerimizin şehit edildiği yörelere adım atamazken, cennet ülkeme Amerika’dan biri geliyor.
Irak savaşı sırasında askerlerimizin başına çuval geçirip götürdüğü için “çuvalcı” olarak bilinen ve o çuvallamalardan dolayı sessiz kaldığımız, şimdilerin CIA Başkanı general Petraeus, bu yılın içinde ikinci kez Türkiye’ye geliyor.
MİT Müsteşarı, Hariciye Nazırı ve bize yansıtılmayan bazı devlet adamlarıyla görüşmeler yapıyor.
Yaygın ve saygın gazetelerimiz, fala bakmış gibi, CIA Başkanının gündeminde Suriye olduğunu yazıyorlar ama neden Suriye’ye gitmediğini sorgulamıyorlar.
Hani bilgi kirliliğinden söz ettim ya!
Sıradan yurttaşın gerçekleri kavrayabilmesi için, 5 – 6 gazete alması, haberlerini, köşe yazılarını okuduktan sonra okudukları konusunda aklını kullanarak kendisinin doğruyu yanlışı bulması gerektiği gerçeği ile karşı karşıya olduğumuz için bilgi kirliliğinden söz ettim.
Bilmem yanılıyor muyum?
|