Cennet ülkem barut fıçısına döndü.
Bir gün doğuda karakol taranıyor, şehitler veriliyor.
Ertesi gün yol kesiliyor, insanlar kaçırılıyor.
Sonra bir il merkezini, bir ilçe merkezini işgal girişimleri yaşanıyor.
İzmir’de bomba patlatılıyor.
İstanbul’da terör estiriliyor.
Yıllardan beri terör olayı yaşanmayan Gaziantep’te bomba yüklü araç patlatılıyor, 10 kişi ölüyor, 67 kişi yaralanıyor.
Ardından bombacının cemaziyel evveli anlatılıyor, takipte olduğu söyleniyor ama bombanın patlaması engellenemiyor.
Üstelik bombacı hala bulunamıyor.
Afyonkarahisar’da askeri bir alanda bulunan cephanelikte patlama oluyor, patlamaya bağlı olarak yangın çıkıyor, vali, belediye başkanı hemen konuşmaya başlıyor; “bu bir kaza,4 -5 yaralı asker var, durum kontrolümüz altında…”
Gün aydınlanınca gerçek ortaya çıkıyor.
Cephanelikteki patlamada 25 asker şehit olmuş.
Orman Bakanı geliyor, hemen bir açıklama “bu bir kazadır, hepimizin başı sağolsun, ben de kaza olduğuna mutmainim…”
Öyle bir patlama ki ölen askerlerin kimlikleri, çağırılan yakınlarından örnekler alınarak DNA testi sonucu belirlenebiliyor.
Orman Bakanını açıklamasından sonra, milli savunma bakanı “benim açıklama yapmam gerek” diye düşünmüş olacak ki o da bir açıklama yapıyor.
Genelkurmay başkanı Afyon’a geliyor, vali ile armağan teatisinde bulunuyorlar, fotoğraflar, haberler gazetelere, televizyonlara yansıyınca da üzüldüklerini açıklıyorlar.
Çünkü valinin de ifade buyurduğu gibi “hayat devam ediyor”…
Biz bu şehitleri verirken, bu kargaşaları yaşarken, güneyden başlayarak cennet ülkemin ayaklarımızın altında kayıp gittiğini göremiyoruz.
Suriye’de yaşanan terör olaylarına yanlış politikalarla yaklaşmamızın sonucunda, güney sınırında bulunan kentlerimiz sıkıntılar yaşıyor.
Antakya, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Osmaniye Suriyeli sığınmacılarla dolup taşıyor.
Antakya’da, Kilis’te, Gaziantep’teki kamplarda yaşayan sığınmacıların bir kısmı, kent merkezlerine bellerinde silahları ile iniyorlar.
Bu kentlerde yaşayan yurttaşlar durumdan rahatsız olduklarını her alanda dile getiriyorlar, aldırış eden yok.
Sayıları neredeyse 100 bine yaklaşan Suriyeli sığınmacıların her türlü gereksinimi sağlanırken, bizde petrol ürünlerine, gaza zamlar yapılıyor.
Maliye Bakanı, konuşmasının satır aralarında hazinenin sıkıntılarından söz ediyor.
Bunları yazanlar ve söyleyenler de teröre çanak tutmakla suçlanıyor.
Sinmişlik, tepkisizlik sürdükçe, bu işlerin durmayacağı ortadayken, yetkili ağızlar da hamaset nutukları atmayı sürdürüyorlar.
|