Balyoz davasının sonuçlanmasının ardından bir kısım yazar “Darbeler dönemi sona erdi” türünden yazılar yazıyorlar ya…
İşte tüm bu yazıları yazanların önemli bir kısmı ne yazık ki içinde bulunulan süreci hiç mi hiç anlamamış.
Şu son 30–40 yıl içinde dünyada meydana gelen darbelere bakın ne görüyorsunuz?
Hemen hepsinde ABD’nin iktidara geldiğini…
Eğer bir ülkede halk ulus devlet yanlısı bir partiyi seçerse ki, bu aynı zamanda ulusal ekonominin canlandırılması…
Yabancı ülkelere olan bağımlılığın azaltılması ve ulusal kaynakların falan da millileştirilmesi anlamına gelir…
Bir başka deyişle de emperyalizmin ülkeden kovulması…
Emperyalizm böyle bir duruma düşmeyi asla istemez…
İşte böyle bir durumda emperyalizm çıkarlarını korumak amacıyla ortaya çeşitli söylentiler ve yalan haberler yayar ki kitle iletişim araçları neredeyse onların kontrolündedir…
Böylece bir kısım insan da kandırılarak desteği alınır ve darbe için gerekli koşullar hazırlanır…
Sonuçta emperyalizmin istediği bir askeri yönetim işbasına gelir…
Askeri dönem uzun sürer mi bunu elbette koşullar tayin eder ama amaç kısa sürede iktidarı sözde sivil görüntüsü ardındaki emperyalizm işbirlikçilerine devretmektir.
Yani emperyalizmden bağımsız bir darbe olmaz, olamaz…
İşte seçim gibi işlere doğrudan müdahale edemediği için bizim gibi ülkelerin NATO gibi örgütlere alınmasının amacı da budur…
Yani ilgili ülkenin askerini kontrol altında bulundurmak…
Ama son yıllarda iş yani darbenin oluş şekli değişti…
Son yıllarda başta bölge ülkeleri olmak üzere birçok ülkede örneklerini yaşamaktayız…
Hani yumuşak güç falan deniyor ya işte o şekilde yapılmaktadır…
Elbette büyük bir medya gücünü de ellerinde bulundurunca halka doğruyu yanlış, yanlısı da doğru olarak göstermeleri de haliyle mümkün olmaktadır…
Şimdi size bir soru…
Ülkemizde işbasında, ABD yanlısı, üstelik bölgede BOP eşbaşkanlıgı sıfatıyla onun tetikçiliğine soyunacak kadar ulusal kimliğinden vazgeçmiş ve bu görevi de canla başla, ülkenin kan gölü olması pahasına yerine getirmeye hazır bir yönetim varken…
ABD neden darbe yapsın ki…
Elbette böyle bir şey mümkün değil.
Burada herkesin şaşkınlığının asıl nedeni, darbelerin hala eski yöntemle yapılacağını sanmalarıdır ki aslında değil. Günümüzde darbe, emperyalizmin şok operasyonlarıyla uygulanmaktadır ve bir de demokrasiyle…
Hem ordunun yaşadığımız sürece kolayca uyum sağlamasının ip uçlarını burada çok rahatça görebilmekteyiz…
Şimdi bizden bölgede ABD adına nasıl bir model ülke olmaz isteniyor?
Sınırları çok belli olmayan, aslında önemli de olmayan, etnik ve dinsel kimliklere ayrışmış bir ülke…
Bunu karşısında ülkede hangi güç bulunmaktaydı…
Hiç lafı cimi yok, ordu…
Ordu yaptığı açıklamalarla sürekli olarak ulus kimliğine ve üniter yapıya sahip çıkıyordu…
Sonra, AB…
Tüm müzakere belgelerinde, ilerleme raporlarında görüleceği üzere eğer Türkiye AB’ye girmek istiyorsa ordunun mutlaka sivil otoritenin emri altına girmesini ve siyasete bulaşmaması adına da ulus kimliğini korumak ve üzerine titremekten vazgeçmesini istedi…
Ne zaman mı?
Neredeyse son 6–7 yılın ilerleme raporlarını okuyun hepsinde…
Yani ulus kimliğimizin ve devletimizin yıkılmasında AB süreci başrolü oynamaktadır…
Bu arada unutmadan bu balyoz sadece bir grup askere inmiyor…
Asıl balyoz ulus devlete ve kimliğe inmektedir…
|