Geçtiğimiz günlerde 1923 Vizyonu olarak belirlenen vaatler sıralanırken nedense en çok takıldığım madde, kamuda anadil ve tercüman konusu oldu.
Tabi bu arada yıllardır dilimize sokulmaya çalışılan vizyon, misyon sözcüklerinin anlamsızlığı üzerinde durmayacağım ama biraz da bilinmesi gerekiyor ki vizyon uzak hedef, bir anlamda ülkü, misyon da haliyle o amaca ulaşılması için yüklenilen görev. Elbette bunun devamı da var…
Peki, görevi yapan kişiye ne ad verilebilir…
Sanıyorum çoğunuzun aklına geldi…
Misyoner!
Yani tüm bunları Türkçe ifade etsek diyorum, daha iyi olmaz mı?
Şimdi gelelim asıl konuya…
Hani hep söylüyoruz ya, emperyalizm amaçlarına ulaşmak için demokrasiyi kullanır…
İşte onun gibi…
Kamuda anadil maddesini görünce aklıma geldi. Demokrasileriyle bize örnek olan, bu konuda ikide bir raporlar dayatan ülkelerde sizce bu konular nasıl çözülüyor…
Öyle sanmayın ki oralarda hemen herkese anadilleriyle kamuda hizmet veriliyor…
Her kurumda tüm dilleri bilen tercümanlar var…
Elbette böyle bir şey yok
Olması da çok mümkün görünmüyor…
Yani daha basit olarak anlatayım…
Hani bazılarına demokrasi denilince aklınıza hangi ülkeler geliyor diye sorsak ve o ülkelerde bu işin nasıl yürüdüğünü sorgulasak nasıl bir sonuca varırız dersiniz…
İlk olarak AB’den başlayalım isterseniz, örneğin Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde sahi kamuda herkese anadilinde hizmet gibi bir yükümlülük var mı?
Aslında bu konuda çok fazla kafa yormaya gerek yok, sadece Almanya’ya gitmeye çalışan, oradan birisiyle evlenen bir Türk’e bile sormuş olsanız, size bir çok sınavdan geçerek nasıl oraya gitme hakkı kazandığını uzun uzun anlatacaktır…
Hadi diyelim ülke ülke olarak değil top yekûn AB bu olaya, yani anadilde kamu hizmetlerine nasıl bakıyor diye bir soru sorarsak sadece bir örnek sanırım konuyu yeterince açıklayacaktır…
Çok uzak değil geçtiğimiz günlerde kutlanan Avrupa Diller Günü’nde bir konuşma yapan Avrupa Komisyonu’nun eğitim, kültür, çok dillilik ve gençlikten sorumlu üyesi Androulla Vassiliou: ” çok dilliliğin kutlanması gereken bir dönemde yaşadığımızı, ancak göçmenlerin yaşadıkları ülkenin resmi dilini öğrenmesi gerektiğini söyledi.”
Hadi AB olaya böyle bakıyor ve onların her dilden tercüman koyalım türünden bir kaygıları bulunmuyor…
Peki ya dünyaya demokrasi ihracı yapan ABD, orada işler nasıl yürüyor dersiniz…
Aslında orada da konu AB’den hiç de farklı değil…
ABD bir dönem bu gün bize sanki yeniymişçesine ortaya atılan kamuda anadili konusunu uzun süre tartışıyor…
Ve 2007 yılında Dil Birliği Yasası adıyla bir yasa çıkarıyor…
Neredeyse nüfusunun üçte biri İspanyol olan bu ülkede çıkarılan yasa’nın gerekçeleri oldukça ilginç…
Madde 1 Eğitim ve resmi yazışma masraflarından tasarruf sağlamak.
Madde 2- Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı nedeniyle geri kalmalarını önlemek
Madde 3- İngilizcenin “ABD’deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel olgu” olduğu gerçeğinin kabul edilmesi.
Yani AB, resmi dili öğrenmeyi zorunlu tutarken, ABD 50 eyaletine karşın ulus kimliğini titizlikle korumaya çalışırken, biz ne yapmaya çalıyoruz…
Anlayan var mı?
|