Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Emniyet Müdürü yaptığı açıklamada :”Ölen terörist için ağlamayan insan değildir.” türünden bir söz söylemişti ya…
İşte o sözü terörü tahlil etmekten çok uzak, onun gerçekleştirmeyi hedeflediği amaçların ne olduğunu bilmeyen…
Hani belki çok sıradan, eğitimsiz bir vatandaş söylemiş olsaydı çok dikkat çekmezdi…
Ama ülkenin güvenliğini emanet ettiğimiz biri tarafından söylenebiliyorsa işte o zaman üzerinde çokça düşünmek gerekmektedir.
Çünkü
En az onlarca kez Diyarbakır’ın merkez olduğu çeşitli yerlerde vurgulanabiliyorsa…
Ülkemizin güneydoğusunun 4 ülkeden alınacak topraklarla kurulacak büyük Kürdistan’ın bir parçası olduğu sıklıkla anlatılıyorsa…
Olaya salt hümanist açıdan bakmak…
Ya da birilerinin söylediği şekilde “analar ağlamasın… “
“Kan akmasın “ türünden yaklaşımlar, yaşananları açıklamaktan çok uzak olduğu gibi emperyalizmin bölge üzerindeki politikalarını da gizlemeye hizmet etmektedir.
Buradan Akçakale’de yaşanan bomba düşmesi olayına gelelim…
Henüz kimin attığı ve neden attığı belli olmadan başlatılan karşı saldırıya…
Öncelikle bilinmelidir ki…
Tarihte hiçbir savaş gerçek amaç öne sürülerek başlatılmaz. Öyle olsa ülkeler çok farklı konumlarda olurlardı…
Neredeyse bu günlerde yaşanan Suriye ile çatışmalar da dahil olmak üzere hemen hepsi çeşitli uydurma sebeplerle başlatılmıştır.
Örneğin birinci dünya nasıl başlamıştı diye sıradan az biraz tarih bilgisine sahip birisine sorsak ne yanıt verir…
Avusturya veliaht’ının Sırplı biri tarafından öldürülmesi diye başlar ama hiçbir şekilde gerçek nedenlere uğramadan devam eder…
Ya günümüzde yaşanan savaşlar…
Onlarda durum çok mu farklı? Yakın komşularımızdan başlayacak olursak kimyasal silah…
Ya da ikiz kuleleri bombalatan teröristi aramak…
Yani anlayacağınız hemen hepsinde medyaya yansıyan uydurma bir gerekçe bulunur…
Bu arada tekrar Suriye konusuna gelecek olursak…
Amaç kısa sürede, ülkeye gelen mültecileri göz önünde bulundurarak aynen Irak’ta olduğu gibi NATO’nun müdahale ederek Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturmasıydı…
Ama Rusya, İran, Irak merkezi yönetimi ve Çin’in olaya müdahil olması aynı zamanda yaklaşan ABD başkanlık seçimleri nedeniyle şimdilik böyle bir durum mümkün görünmemektedir…
Ve üstelik neredeyse tüm ülkemizi dışa bağımlı doğalgaza bağladığımızı da göz önünde bulundurursak…
Rusya ve İran’dan bu konuyla ilgili oluşabilecek kesintileri, özellikle yaklaşan kış koşullarını da düşünecek olursak, Suriye’ye karşı doğrudan bir savaşa girilemeyeceği çok net olarak ortadadır…
Peki, o zaman ne mi oluyor…
Olan şu
Top atışı falan gerekçe gösterilerek sözde tampon bölge oluşturmak ve Suriye’nin kuzeyine Kürdistan’ı kurmak…
Çünkü denize bağlantısı olmayan bir Kürdistan’ın yaşama sansı yok…
Bu arada, hani geçtiğimiz günlerde bir partimizin kongresine gelmesiyle gurur duyduğumuz Barzani’nin eğittiği 15 bin kişilik PYD Halk tugayları Ordusu’nun nereyi koruyacağını düşünüyorsunuz?
Portakal bahçelerini mi?
|