Habercilik anlayışımız değişti.
Eskiden bir köpeğin bir insanı ısırdığında değil, bir insanın bir köpeği ısırdığında haber yapılır derlerdi büyüklerimiz.
Şimdilerde insanın köpeği ısırması haberine hiç mi hiç gerek yok.
Her şey haber.
Örnek mi istiyorsunuz?
Buyurun birkaç örnek verelim;
Başbakanın Cuma namazını hangi camide kıldığı haber.
Başbakan bugün annesinin kabrini ziyaret etti haber.
Başbakan babasının mezarına gitti haber.
Başbakanın bayram namazı kıldığı cami haber.
Başbakanın tatile çıkması haber.
Başbakanın nerede tatil yaptığının bilinmediği haber.
Neredeyse başbakanın yellendiği haber olacak.
Yellenme haberleri de duyarsak şaşırmayalım.
Çünkü muhterem başbakanımızın kalın bağırsaklarında bir sorun var.
Hani epey operasyon da geçirdi ya.
Yarın sesli ya da sessiz bir yelleniverse haber yapacak o kadar gazeteci var ki adlarını burada yazmaya kalksam bu köşe yetmez.
Son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın Ankara’da cumhur yürüyüşünü CHP’ ye sıvamaya kalkan başbakan ne diyor?
“Ankara’nın Ulus Meydanında Türk Bayrağı açmak kolay, sen o bayrağı Hakkari’de açabiliyor musun?...”
Hakkari’de Türk Bayrağı açamamanın sorumlusu kim?
Laf işte.
Amaç politika yaparak muhalefeti karalamaya çalışmak.
Muhalefet de muhalefet olsa…
Meydanlara ne zaman inilmeyeceğini bilemeyen bir muhalefet.
Kendisinin organize edemediği ancak bazı sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği ve kendilerinin de katılmak zorunda kaldığı bir muhalefet.
Yazılı basının, medyanın yok saymasına karşın, kendisine yakın yazılı ve görsel basını yok sayan bir muhalefet.
Hadi, en iyi haberi bulalım;
Başbakan hangi camide Cuma namazı kıldı?
Başbakan bayram namazını hangi camide kıldı?
Başbakan annesinin mezarını ne zaman, saat kaçta ziyaret etti?
Başbakan ne zaman nerde dinlenmeye çekildi?
Başbakan kimseye haber vermeden nerede tatil yaptı?
Evet sevgili okuyucu.
Kusurumuza bakma artık.
Bizim haberciliğimiz bu.
Halkın haber alması konusundaki çabalarımızı görüyorsunuz işte.
Üüff, yeter, yormayın beni…
|