Elbette başlık sizi yanıltmasın, konumuz ne yar, ne de deve ama bilinen bir şey var… Toplumların ya da fark etmez insanların önüne eğer onların benimseyeceği hedefler konulursa toplum bunun doğru mu? Yanlış mı? olduğuna bakmadan uçurumdan atlamayı göze alabilir…
Sonuçta ota, yani hedefe ulaşılabilir mi bilinmiyor ama sanıyorum tahmin edebileceğiniz gibi uçurumun dibinin boylanacağı ise neredeyse kesindir.
Devenin bir tutam ot uğruna uçurumu görmemesi gibi…
Toplumlar da demokrasi söz konusu olduğunda aynı şekilde bunun gerçek bir demokrasi mi,yoksa demokrasi adına ülke üzerinde başka bir takım oyunlar mu kurgulanmaktadır bunların hiç birini inanın sorgulamaz.
Hemen balıklama atlanır…
Ama sonuçta ulaşılan şey…
Demokrasi mi yoksa ulusal egemenliğin tasfiyesi mi?
Ancak dedim ya hedefe ulaşınca belli olur…
Yıllardır toplum olarak bir AB hayalidir gidiyor…
O kadar ki toplumda konuyla ilgili yanılsama yaratılıp onun bir başka büyük devlet yani emperyalist bir devlet olduğu yadsınarak, herkeste sanki tüm devletlerin eşit katılımıyla oluşan bir devletler konfederasyonu ya da bir sivil toplum benzeri bir oluşum olduğu duygusu yaratılmaktadır…
Böyle olunca da bunun için çabalamak hatta bu ülkelerden para almak da haliyle normalleştirilmektedir…
Aslına bakarsanız adamlar işi biliyorlar…
Bizim gibi ülkelerin bağımsız…
Ulusal sanayisini geliştirmiş, kalkınmış bir ülke olmasını asla istemiyorlar…
Hem biliyorsunuz bağımsız sanayileşme, tarımın geliştirilmesi falan denildiğinde ilk akla gelecek şey, ülkenin emperyalist pazar olmaktan çıkmasıdır…
Ancak bu durum hiç bir emperyalist ülkenin işine gelmez
Bunun için bizim gibi ülkelerin gelişmelerinin kontrol edilebilmesi gerekiyor…
Yani denetim dışına çıkmaması…
Neyin nasıl, ne kadar üretileceğine bile haliyle onlar karar vermek istiyorlar…
Yani bizim gibi ülkelerin AB ‘ye aday üye türünden bağlanmalarının ana amacı bu…
Ülkelerin bağımsız kalkınmasını engellemek…
Kendi pazarları olması sürecini sürdürmek…
Kendilerinde devletin ekonomideki payı yüzde 40’lar düzeyindeyken, bizim yüzde on’lara düşen payın sıfırlanması için çabalamaları bundan…
İşte geçtiğimiz 10 Ekimde ortaya çıkarılan ilerleme raporu denilen şey, bu…
Herkes bir şey söylüyor…
Ama işin gerçeği…
Önce müzakere belgelerinde bize her şeyi dayatıyorlar, sonra da bizim o konuda ulusal program hazırlamamızı istiyorlar…
Sonra da ilerleme raporu adı altında talimatlarının ne ölçüde yapılıp yapılmadıgını değerlendiriyorlar…
Eğer bu son raporu okumadıysanız ben çok kısa özetleyim. Sadece bazı bölümlerini…
Diyorlar ki “Kamuda Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasına izin verilmesi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir…”
Bunu, son günlerde bir yerlerden hatırladınız mı?
Kendileri göçmenlere resmi dili öğrenmeyi dayatırken, bize dayatılan bunu tam tersi, acaba neden?
Bu arada hani bazı iller Büyükşehir statüsüne alınacak ya, işte onun ipuçlarını da ilerleme raporunda çok rahatça bulabilirsiniz…
Neymiş “yetkiler yerel yönetimlere devredilmeliymiş…”
Yani eyaletlere…
Aslına bakarsanız hep böyledir…
Emperyalizm kendi içinde birleşirken sömürgelerine ise hep parçalanmayı dayatır…
Nasıl mı?
Elbette demokrasiyle, başka nasıl olabilir ki…
|