Dijital ortama geçtikten sonra bizim kuşak çuvalladı.
Alışık olmadığımız böyle bir ortama nasıl uyum sağlayabileceğimizi şaşırdık.
İnanır mısınız?
Çok sürmedi, uyduk, pat diye uyum sağladık.
Benim masa üstü bilgisayarım var ancak birkaç yıldır kullanmıyorum.
Neden?
Çünkü dizüstü bilgisayara geçtim.
Dört numara gaz lambasının aydınlığında yetişip, nerelere geldiğimize inanamıyorum.
Günümüzde her şey her konu dijitalleşti.
Ödemelerin mi var?
Git bir bankaya, bir hesap açtır, talimatını ver, tüm ödemelerini banka yapsın.
Yalnıııız, bankanın bu ödemelerini yapması için, senin o bankada bir hesabın ve o hesapta paran olacak.
Banka, hesabındaki paradan ödemelerini yapacak ama bunun da bir bedeli var.
Banka, bu işleri bedavadan yapmadığını, sana bir hesap ekstresi göndererek belirtecek.
Hesabında para yoksa banka ödemeleri yine yapacak ancak sonradan senden ananın nikahını isteyecek.
Hayat eskiden mi kolaydı şimdi mi kolay diye soracak olursanız;
Parası olan biri için eskiden de kolaydı şimdi de kolay.
Bir koşul var ki eskiden kuruşun satın alma gücü vardı, yani paramız değerliydi
Şimdilerdeki lira sıcaklığını çoktan yitirdi.
Eskiyi mi özlüyorum?
Hayır.
Günümüzden, günümüz teknolojisinden memnunum ancak günümüzde de zamlar var, artan çeşitli vergiler var, artan çeşitli harçlar var.
Yani yurttaşı sıkboğaz eden her türlü yasal yaptırımlar var.
Herkes evine ekmek götürebilmek kaygısındayken, vergiler artmış, harçlar artmış, kimsenin umurunda değil.
Adama arabayı sat, başka bir araç almasını sağla, ardından silindir hacmine göre vergiyi koy, yakıtına zam yap, işin kolayı.
Haydi, bin arabana, Türkiye turu yap desem mümkünatı yok.
Halka sıkılan biber gazının, basınçlı suyun parası yine halka ödetiliyorsa, kullandığı elektrik faturasında kırk kalem için para ödüyorsa, Allah’ını seven söylesin, batsın bu dünya diyorsam haksız mıyım?
“Evet haksızsın” diyen varsa, tartışmaya açığım.
Buyurun tartışalım…
Hadi, koro halinde söyleyelim; “batsın bu dünya, bitsin bu dünya…”
|