Yazmak zor zanaat.
Hele de her gün yazı yazarak bir şeyler paylaşmak.
Sağımız, solumuz kuşatılmış.
Suriyeli sığınmacılar güney illerimizi neredeyse zaptetmişken ve her yanda yabancı servislerin ajanları fink atarken…
Yazıyoruz, çiziyoruz aldırış eden yok.
Herkes çıkar savaşında.
Gününü gün ederek günübirliğine yaşama sevdasında.
Yarınını düşünen yok.
Belki de bana öyle geliyor.
Yarın, Suriye yurttaşlarının yaşadığı sıkıntılar, Allah korusun bizim de başımıza gelirse, biz de iltica eden durumuna düşersek nereye gideriz?
Nereye sığınırız?
Din kardeşimiz Suudi Arabistan’a mı?
Katar’a mı?
Bahreyn’e mi?
Hadi biraz daha yumuşatayım, Irak’a mı?
Bakın, Suriye’deki Resulayn kasabası ile bizim Ceylanpınar ilçemiz arasındaki mesafe, bağırsan duyulacak uzaklıkta.
Resulayn’da patlayan bombalardan sıçrayan şarapnel parçaları Ceylanpınar’a düşüyor. Okullar tatil, halk tedirgin.
Neredeyse İlçeyi boşaltacaklar.
Yani kendi topraklarında sığınmacı olacaklar.
Özellikle bizim sınırımıza yakın bölgelerde sürdürülüyor iç savaş.
Ankara’da meclis komisyon komisyon toplanıyor.
Savaş kışkırtıcısı ülkelerin bizi yalnız bıraktığı ortada.
Biz ne yapıyoruz?
Ustura Kemallerle, Muhteşem Yüzyıllarla, Kurtlar Vadisi ile, Öyle bir geçer ki Zaman’la, daha saymayayım benzer kıytırık dizilerle oyalanıp duruyoruz.
Bazen üzülüyoruz, bazen seviniyoruz, bazen hayretler içinde kalıyoruz.
Dizinin meşrebine göre…
xxx
Gaziantep GAZDAŞ’ta sayaç kalmamış umurumuzda değil.
Kale’nin altında, turistik olarak yeniden yapılandırılan dükkanlar kapalıymış, nedenini araştırmadan es geçiyoruz.
Kışa girerken yol yapımı, park onarımı işlerine aldırış bile etmiyoruz.
Sıradan yurttaşları sokakta çevirerek, belediye başkanlarına teşekkür ettirip, bunları da ekranlardan benim cevval halkıma sunanlara kafamızı yormuyoruz.
Üç - beş yüz kilo kömür, 5 kilo pirinç, 5 kilo şeker, patatesle, soğanla yoksul insanları satın aldığımızı sanıyor ve keyifleniyoruz.
Başa dönelim;
Yazmak gerçekten zor zanaat kardeşim.
Bundan gayrı ne desek laf – ı güzaf…
Ne diyelim?
Yunus’ça bitirelim;
..
“Var biraz da sen oyalan…”
|