Güney komşularımız zor günler geçiriyor.
Onlarca insanın öldürülmediği gün yok.
Suriye iki yıla yakın bir zamandır karmakarışık.
Daha önceki birkaç yazımda da değindiğim gibi, kargaşa çıkan komşu ülke Suriye’ye ağabeylik yapamadık.
Yanlış bir dış politikayla muhalif kesimi destekledik ve bu desteği sürdürüyoruz.
Suriyeli sığınmacı sayısı 100 bini çoktan aştı.
Bu sayı resmi sığınmacı sayısı.
Hatay’a, Kilis’e, Gaziantep’e, Mersin’e, İstanbul’a, İzmir’e pasaportuyla gelip ev kiralayarak oturanlar bu rakamın dışında.
Üstelik onların tam sayısı da belli değil.
Suriye’de kargaşadan kaçan varsıl kesim kiraladıkları konutlarda otururken, sığınmacı dediğimiz yoksul kesime biz bakıyoruz.
Güneyimizde durum böyleyken, İsrail Gazze’ye saldırmaya başladı.
Ocak ayında İsrail’de seçimler yapılacak.
Kandan, ölümden pirim yapmaya çalışıyorlar.
Egemen güçler, Ortadoğu’dan ellerini çekmiyorlar.
Biz daha “sabrımızın sınırına” gelemedik…
Tam bu sırada Avrupa’nın 23 ülkesinde grevler başladı.
Omurgası çatırdayan Avrupa Birliği, bakalım bu direnişlerin üstesinden nasıl gelecek.
Bize bıraksalar, Avrupa’daki kargaşadan kaçanları da barındırırız ama durum daha o kerteye gelmedi.
Çünkü onlar uygar Avrupalılar kardeşim…
3 Aydan bu yana Suriye’de oldukları bilinen iki gazeteci için bir şey yapamamıştık.
CHP milletvekillerinden oluşan bir heyet Suriye’ye gitti ve 3 aydır tutuklu olan gazeteci Cüneyt Ünal’ı buldu.
Haber yapmak için Suriye’ye Cüneyt Ünal ile birlikte geçen Başar Kadumi’den haber yok.
Dileriz o da bulunur ve salimen ülkeye getirilir.
Bu konuda Cumhurbaşkanı, bazı bakanlar girişimi takdirle karşıladıklarını açıklarken, İktidar partisinin genel başkan yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in sözleri çok “manidar” dı.
Ne diyor Çelik?
“Türk makamlarına, STK lara değil de CHP’ye verilmesi manidar…”
Böyle diyor ama neden “manidar” olduğunun açılımını yapmıyor.
Sözün özü; güney sınırımız boyunca ve daha ötesinde vahşi olaylar yaşanırken biz rahat olabilir miyiz?
Kendi içimizdeki kısır politik sataşmaları, çekişmeleri bırakabilir miyiz?
Daha düzeyli, daha akılcı politika izlemenin yolunu bulabilir miyiz?
Güneyimizdeki cehennem bizi de içine çeker mi?
Tartışılması gereken de bunlar galiba.
|