Yakın bir geçmişte Avrupa’nın göbeğinde vahşet yaşandı.
Bosna Hersek – Sırbistan olayları henüz hafızalardan silinmedi.
Toplu mezarlar ortaya çıkarıldı.
Uygar bildiğimiz Avrupa, gözleri önünde yaşanan vahşete duyarsız kaldı.
Nato ne yaptı?
Birleşmiş Milletler ne yaptı diye soracak olursanız; bu dünya örgütleri bir şeyler yapsalardı, uygar Avrupa’nın ortasında öyle bir vahşet yaşanır mıydı?
Uygar Avrupa’nın göbeğinde bir ülke paramparça oldu.
Sonuç;
Fasafiso…
Günümüzde aynı olay Ortadoğu’da yaşanıyor.
Irak’a demokrasi gelmiş(!), Afganistan düze çıkmış(!), Kuzey Afrika ülkeleri rahata ermiş(!), Suriye’de iç barış sağlanmış(!) ken, bu kez İsrail Gazze’ye saldırdı.
Dünyanın ağasına göre “İsrail savunma hakkını kullanıyor…”
Suriye’deki teröristleri desteklediğini dünya alemin bildiği bizim başbakan, Birleşmiş Milletlere güvenmediğini açıklıyor.
Yarın da Nato’ya güvenmediğini açıklayabilir.
Böyle bir kayıkçı kavgası ile her politikacı, kendi tabanının gazını almaya çalışırken Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar yani siviller öldürülüyor.
Biz kendi öldürülenlerimizle uğraşmaya alıştığımızdan olsa gerek, bu kez de Gazze’de İsrail tarafından öldürülenlerle uğraşmaya başladık.
Bu tür davranışları alışkanlık haline getirdiğimizdendir ki yaşananları dilimizden düşürmüyoruz.
Gazze Konusunda “egemen güçler nerede? Batılı güçler nerede” diye feveran eden başbakanın, bizde yaşanan terör için böyle bir söylem kullandığını anımsamıyorum.
Tam da bu sırada, Gaziantep Milletvekili, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu üyesi Mehmet Şeker, komisyon başkanlığına sunduğu raporla “Nato’dan çıkalım” diye bir öneride bulundu.
Şeker, raporda şunları söyledi; “ABD’nin Türkiye’deki darbeleri, etkisi altındaki NATO vasıtasıyla daha da detaylı bir söylemle NATO’nun ülkemizdeki illegal örgütlenmeleri vasıtasıyla gerçekleştirdiğinden hareketle, bu örgütlerin mutlaka dağıtılması ve üyelerinin cezalandırılması gerekmektedir. NATO şemsiyesi altında bu gerçekleştirilemiyorsa, tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye için NATO üyeliğinden çıkma seçeneği de düşünülmelidir.”
Hadi buyurun, güveninizi yitirdiğiniz bu dünya örgütlerinden çıkmayı da tartışın.
Bize gelince; oturmuş, İmralı’dan verilecek “ateş kes” komutunu bekliyoruz.
Hani büyüklerimiz “ada” ile görüşmeleri sürdürdüklerini açık seçik söylüyorlar ya!
“Ada” ile görüşme nasıl bir görüşmeyse…
“Ada” ne diyor bu işe bilemiyoruz ama kıs kıs güldüğünü tahmin ediyoruz.
Cumhurbaşkanının tavrına gelince; açlık grevlerinin bitmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti yumuşak yumuşak anlatmakla yetiniyor.
Her şey yolunda değil mi?
O zaman hadi gelin Halkbank’ı halka mı sermayeye mi açalım diye tartışalım.
|