Tamam, valiler de seçimle gelsin.
Ancak mahalle muhtarları gibi seçilerek.
Partilerin genel başkanlarının milletvekili adaylarını belirleyip, seçmene dayatması gibi değil.
Bir mahalle muhtarı, seçilebilmek için nasıl çalışıyorsa, milletvekili olmak isteyenler de öyle çalışsın, vali olmak isteyenler de.
Hatta kaymakamlar da seçimle gelsin.
Mülkiye mezunlarına yapacak bir iş nasıl olsa bulunur.
Baktık bulamıyoruz, “mekteb – i mülkiye” yi kapatır işi bitiririz.
Vali olmak isteyen bir yurttaş, istenen koşulları taşıyorsa, seçim öncesi yollara düşsün, köy köy, ilçe ilçe dolaşsın, valiliğine aday olduğu ilin esnafıyla, sanayicisiyle, işadamıyla, işçisiyle, işsiziyle birebir görüşsün, projelerini anlatsın, seçim günü oturup sonuç beklesin.
Seçmenini ikna eden kimse, o vali olsun.
Durum bu kadar basit…
Hele durun.
İlkin şu Ortadoğu’nun haritası bir değişsin.
Çünkü gidişat o değil mi?
ABD’nin bundan önceki Dış Dişleri Bakanı kuntakinte Conzalisa hanım öyle dememiş miydi?
“Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizeceğiz…”
O zaman belki bir şey anlayamamıştık ama günümüzde bu konunun gerçekleşmesi için kollar çoktan sıvandı.
Tüm kitaplar “öldürmeyin” diyor.
Ancak insanlar öldürülüyor.
Bizim kitap, bırakın öldürmeyi, inananların kendi vücudu üzerinde tasarruf yapmasını bile yasaklıyor.
Adam öldürenin, kendi vücudu üstünde tasarruf yapanın cennete giremeyeceğini söylüyor.
İsterseniz çevrenize şöyle bir bakıverin;
Ölen ölene, öldüren öldürene…
Hem de İslam ülkelerinde.
Hem de dört kitabın dördünün de hak olduğuna inanan ülkelerde.
Bizde ne yapılıyor?
Söz dalaşı (polemik) yapılıyor.
Bu söz dalaşını başbakana göre muhalefet başlatıyor, muhalefete göre başbakan başlatıyor.
Bizde söz dalaşı yapılırken, çevremizdeki ülkeler Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de adamlar öldürülüyor.
Şimdilik Allah bizi koruyor ama nereye kadar?
|