Sığınmacı…
Kendi ülkesinde yaşanan savaşı bırakıp başka bir ülkeye sığınmak.
Bana çok cıvık geliyor.
Kargaşa çıkan ülkede, ülke savunmasını bırakarak, daha doğrusu savaşmayı bırakıp komşu ülkelere sığınmak gibi bir konuyu içime sindiremiyorum.
Yaşadığı yurdundan, yurttaşından ayrılarak bizim ülkemize sığınan Suriyeliler için içim acıyor, üzülüyorum.
Ülkelerinde inançları doğrultusunda savaşmayı bırakıp, sığınmacı olarak komşu ülkelere kaçanları anlayamıyorum.
Yarın, kargaşa içindeki Suriye’de, durum düzeldikten sonra -pek düzeleceğini sanmıyorum da - bu sığınmacılar ülkelerine hangi yüzle dönecekler?
“Ülkemizde kargaşa bitti çok şükür, aha biz de geldik” mi diyecekler?
Şimdi, “bağımsızlık benim karakterimdir” diye haykıran Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi, daha berrak anlamak var.
Anlayabilene…
Kim anlayacak?
Bu cennet ülkeyi kimlere emanet ettiyse onlar anlayacak.
Rahat yaşama telaşı içinde olanlar anlayamazlar.
Onlar her iklimde, her dönemde rahat yaşamanın yolunu bulurlar çünkü.
Anlaması gerekenlere gelince;
Neredeyse teslim olmuş durumdalar.
Benim Hariciye Nazırımın, komşu bir ülkeyi ziyaret etmeye gideceği zaman, izlemesi gereken bazı yollar vardır.
Sen bu yollara başvurmadan kalkıp kukla bir devlete gitmek istersen, merkezi hükümet tabi ki “dur bakalım, n’oluyor arkadaş?” diye soracaktır.
Ve senin havadaki uçağını ülkesine sokmayacaktır.
Sen istediğin kadar istişare toplantısını basına kapalı yap.
Oysa gerekirse böyle bir toplantıyı pay – ı tahtın Kızılay Meydanı’nda bile yapabilmelisin.
Öyle kapalı kapılar arkasında kendi partililerine hat – hut etme de neyin nesi?
İktidar partisinde çatlak sesler çıkıyormuş.
Varsın çıksın.
Muhalefet partilerinde çatlak sesler çıkmıyor mu?
Muhalefetin çatlak sesleri manşetlere taşınırken, iktidarda çıkan aynı sesler gündeme getirilmekten korkuluyor.
Kim korkuyor?
Bu konuları gündeme getirmesi gereken, halkın gözü, kulağı, dili diye adlandırılan ve kolayı seçen basın yayın organları değil mi?
Gündeme getiremediklerine göre, herkesin altında yaş var demektir.
Magazin haberleriyle, çanak haberlerle, yalaka yazılarla halkı aldatmak nereye kadar?
Halk, aldatılmaktan bir hal oldu.
Yarın, “yetti gari” diye yumruğunu kaldırırsa, o yumruğu kimin başına indireceği belli olmaz.
Kolayı seçmek de bir yere kadar…
|