Bu yıl yaz aylarında köprüyü bakıma almıştık.
Uzun zamandan beri onarmamıştık.
Ne kadar harcandı bilemiyorum ama o köprüyü, köprüleri ve otoyolları 25 yıllığına satıverdik.
Hem de iyi paraya.
Telekom’u sattığımız paradan daha iyi paraya.
5.7 milyar dolara.
Hani artık Türk Lirası’nın esamisi okunmuyor gibi, her şeyin ölçüsünü dolar yaptık.
Köprüyü onarmadan satılığa çıkarsaydık alan olmaz mıydı acep.
Televizyonlar bizi yarışma programlarıyla, eş bulma programlarıyla, kimin eli kimin cebinde programlarıyla ve aldatıcı reklamlarla oyalarken, köprüleri ve otoyolları 25 yıllığına elimizden çıkardık.
Altın yumurtlayan tavuklarımızı 25 yıllığına izin verdik.
Bu süre içinde kim öle kim kala.
Günü kurtarmak önemli cancağazım…
Ve yine tam o sırada, Konya’da Şeb –i arus törenleri vardı.
Ülkeyi yönetenler ve yönetime talip olanların tümü Konya’daydı.
Başbakan, Konyalı işadamlarıyla yaptığı toplantıda, meramını açık seçik anlattı.
Ne dedi?
“Hani kuvvetler ayrılığı diye bir şey var ya, hep karşımıza çıkıp bize engel oluyor…”
Demokrasinin olmazsa olmazlarından olan kuvvetler ayrılığına başbakan böyle bakıyor.
Kuvvetler ayrılığının yerine düşündüğü “kuvvetler birliği” olsa gerek.
Başkanlık sistemini neden istediğini, bu sözleriyle açıklamış oluyor.
Yani Başbakana başbakanlık yetmiyor.
Aslında böyle basit(!) konularla kimsenin kafası karışmasın.
Nasıl olsa 21 Aralıkta kıyamet kopacak diye bir telaş yaşanıyor ya!
Maya Takvimi öyle diyormuş.
Dünya 22 Aralık ve sonrasını görmeyeceğine göre, köprüler, otoyollar satılsa ne olacak.
O kadar parayı verip alanlar düşünsün.
Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine geçilse ne gam.
21 Aralıkta kopacak kıyamet olduktan sonra…
Bu yazımı anlayacak birileri çıkacaktır mutlaka.
Yalnız, 21 Aralıkta kıyamet kopmadan önce anlarlarsa sevinirim vallahi.
Ben asıl Maya Takviminin yanılmasından ve kıyametin kopmamasından sonra neler olacağını düşünüyorum.
Gelin hep birlikte düşünelim;
21 Aralıkta kıyamet kopmazsa her şey yolunda mı?...
|