Köprüler ve yolların ihaleleri sessiz sedasız yapıldı ve devletin altyapısı bir anda el değiştiriverdi…
Hem de ne kadar miktara dersiniz…
Çok değil, sadece 8 yıllık karına…
Durum böyle olunca aklıma geldi, hani yıllar önce yani 80’lerin başında ülkede neoliberal iktidar varken, bize…
Özelleştirmenin ferasetleri anlatılıyordu…
Yani sadece zarar eden kitler, kamu hizmetleri satılacak, sermaye böylece tabana yayılacak, üstelik tüm bu satılanların sonucunda bunlar ülkeye yol, su, elektrik olarak geri dönecekti…
Ne oldu?
Bunların hiç biri yapılmadığı gibi, başta elektrik olmak üzere altyapı hizmetleri de adım adım satılmaya başlandı…
Peki, bu satış işlemleri ne zamana kadar sürecek dersiniz?
Çok kısa olarak söyleyim…
Ülkede devlet adına dikili tek bir ağaç kalmayıncaya kadar…
Az önce bahsettiğim özelleştirmenin gerekçesi olarak söylenen sözler de, tamamen halkı uyutmak ve bu yapılanlara tepki göstermesini engellemek için sarf edilmiştir…
Sakın ola her şey satıldı artık geride ne var ki falan türünden bir düşünce aklınıza gelmesin…
İlk olarak önünde kuyruğa girilen, yani herkesin para vermek için sıraya girdiği iddia bayilerinin bağlı bulunduğu Spor Toto, ilk satılacakların arasında…
Onun ardında da Milli Piyango…
Bu arada 2013 yılı sonuna kadar satılması hedeflenmiş Vakıflar Bankası’nı ve Ziraat Bankası’nı saymıyorum bile…
Ama anlaşılıyor ki bu gidişle bir süre sonra iş göllere…
Derelere, belki denizlere…
Sonra da askerimize kadar gelecek…
Giderek o da profesyonelleştirilerek Amerikadaki gibi şirketlere ait olacak…
Ondan sonra da nerede ihtiyaç olursa ya da kim parayı çok verirse oraya gidecek…
Anlayacağınız bu işin zarar etmekle falan hiçbir ilgisi yok…
Burada anlaşılması gereken özellikle şu…
Emperyalizm, onun ulus aşırı şirketleri tüm dünyayı kendi pazarları haline getirmeye çalışmaktadırlar…
Ama tabi bunu yapabilmeleri için bazı engelleri de aşmaları gerekiyor…
Öncelikle gümrük konusu…
Çeşitli anlaşmalarla sözde AB uğruna bu duvar bir anda açılıverdi…
Ardından gelen engel de haliyle KİT’ler ve devlet denetimi…
Emperyalist şirketler bir ülkeye girme hakkı elde ettiler mi ilk olarak KİT’leri ve devletin ekonomi üzerindeki denetimini kaldırmaya çalışırlar…
Yani istenir ki; eskiden ulus devlet yapısında olduğu gibi siyaset ekonomiyi yönetmesin…
Tam tersine, ekonomi siyaseti belirlesin…
Ekonomi de yabancıların elinde olduğuna göre bunun meali şu…
Ülkeyi İMF ve Dünya Bankası yönetsin.
Böyle olunca devlet sosyal devlet görevlerini de haliyle yerine getiremeyip…
Ekonomiye, sağlığa, sosyal güvenliğe, eğitime, alt yapı hizmetlerine para ayıramaz hale geliyor, dolayısıyla sosyal hizmetleri sağlamak için geriye tek bir seçenek kalıyor, etnik ve dini gruplar, yani bir anlamda tarikat ve cemaatler…
Yani toplum yoksullaştırıldıkça giderek tarikat ve cemaatlerin, etnik grupların inayetine muhtaç hale geliyor. Böyle olunca da bölünme haliyle çok da kolay olmaktadır…
Her zamanki tezgâhtır…
Önce yoksullaştıracaksın, sonra parçalayacaksın…
|