Hep söylüyorum olayları değerlendirirken sadece bir yönüne bakmak yeterli gelmez…
Diğer yönleri de gözden ırak tutmamak gerekir ki sonuçta olay objektif olarak açıklığa kavuşturulabilsin.
Bunu son yıllarda yaşanan hemen her türlü konu için söylemek mümkün…
Yani olay şu…
Birileri bir yandan Ergenekon, Balyoz falan adı altında ulus kimliği savunanları baskı altına almaya çalışırken, diğer yandan da ulus kimliği, etnik ve dinsel kimliğe dönüştürücü adımlarını hızlandırmaktadırlar…
Bu konu aslında bir terazinin iki kefesi gibidir…
Elbette siz “kefeli terazi mi kaldı, bu gün hemen her şey dijital oldu” falan gibi sözler de söyleyebilirsiniz de…
Bunu söylemeniz kefe’nin biri yukarıda olduğu sırada, diğerinin aşağıda olması gerçeğini asla değiştirmez…
Diyeceğim şu…
Ulus kimlikle, etnik ve dinsel kimlik bir terazinin iki kefesi gibidir…
Ulus kimliğin olduğu yerde etnik ve dinsel kimlik…
Etnik ve dinsel kimliğin özgür olduğu yerde de tabi bunun nasıl bir özgürlük olduğunu dini rejimlerle yönetilen ülkelerde görebilirsiniz…
Ulus kimlik yanlıları baskı altındadır…
Bunu, ülkeyi yönetenlerin etnik bölücülüğe ve ulus kimlik yanlılarına yaklaşımlarından da çıkarmak mümkün…
Bir yanda neredeyse 30 yıldır ülkemizi kana bulayan ABD kuklası APO’nun baş tacı edilerek her türlü görüşmelerin sürdürülmesi…
Diğer yanda ortada olmayan suçlamalarla milyon sayfalık iddianameler…
Gelelim kamuda türban konusuna…
İsterseniz bunu biraz daha genişletelim, olayı da türban olarak değil de kamuda dinsel kıyafet ve simgelerin serbest bırakılmasına kadar getirelim…
Çünkü olayın anlaşılması için konunun biraz daha açılması gerekiyor…
Hadi diyelim ki…
Kamuda hemen her türlü dinsel kimlik ve simgeler…
Bunu söylerken sadece okulları kastetmiyorum…
Ülkede bulunan tüm kurumlarda; yani hastanede…
Postanede…
Karakolda…
Adliyede serbest olsa…
Ve istisnasız herkes…
Hıristiyan, Yahudi, Nurcu, Nakşibendî, Aczmendi, Kadiri, Alevi, vs olmasına bakılmaksızın kendi kıyafetini giyse ki, bu durumda mevcut kamu kurumları kalır mı?
Sonuçta ne olur?
İşte bunu düşünürken asla ve asla şunu da unutmayın…
Atatürk Kılık Kıyafet ve Şapka Devrimlerini yapmadan önce…
Biz zaten az önce saydığım kimliklerden biri değil miydik?
Bu devrimlerle etnik ve dinsel kıyafetleri çıkarıp, birbirimize yaklaşarak ve kaynaşıp millet olmadık mı?
Türk Milleti ortak kimliğimiz değil mi?
Anlayacağınız ulus kimliğimiz yani Türk Milleti, kıyafet özgürlüğü adı altında tekrar eskisi gibi etnik ve dinsel kimliklere ayrılmaya çalışılıyor
Çünkü ulus devletlerin yutulabilmesi için parçalamak şart…
|