Antik yörelerde, kentlerde “sit alanı” olarak ilan edilen bazı yapılar vardır.
Bu yapılar, özel mülkler de olsalar onarım yapamazsınız, bir yerine bir çivi çakamazsınız.
Böyle bir şey yapabilmeniz için devletten izin almanız ve devletin belirlediği belli kişilere, yine devletin kontrolünde yaptırmanız gerekir.
Satmaya kalksanız alıcı bulamazsınız.
Devlete hibe etmeye kalksanız, kendi mülkünüzü hibe ettiğiniz devlet, o mülkü “yed emin” olarak size teslim eder.
Yani iki arada bir derede kalırsınız.
Derken uyanık birileri çıkar, gelip size akıl verir.
Verdiği akıl, bir gece ansızın o sit alanında yangın çıkarmaktır.
İnanırsınız, ikna olursunuz.
Ve bir gece ansızın bir yangın çıkar.
İtfaiye gelir, halk koşuşturur, o sizin sit alanı olan mülkünüz kül olur ama yangın da söndürülür.
Hani o mülk sizin adınıza tapulu ya!
Artık bir yangın yerinin sahibisiniz.
Çok uzun sürmez, birileri gelir birileri gider.
Sizin o eski sit alanı, şimdinin yangın yeri olan mülkünüz için çeşitli ve cazip önerilerde bulunurlar.
Yerin konumuna göre kimi iş hanı yapmak ister ve bu iş hanında size birkaç dükkan ve birkaç ofis önerisinde bulunur.
Kimi gelir 2 – 3 blok apartman yapma ve bloklardan birini de size verme önerisi yapar.
Artık siz hangisini uygun görürseniz onu kabul edersiniz.
Aradan bir – iki yıl geçmeden, sizin sit alanı ilan edilen sonradan yangın yeri olan özel mülkünüzün üstünde görkemli yapılar yükselmeye başlar.
Bu görkemli yapılardan bir bölümü de yangın yerinizden kalma hakkınız olarak zaten size vaadedilmiştir.
Döndünüz mü köşeyi?...
Devletin “sit alanı” diye çivi çakmanıza izin vermediği, çıkardığınız yangın sonunda bir yangın yerine dönüşen özel mülkünüz, bir uyanık yurttaşın verdiği akılla, sizi hop diye zengin biri yapmıştır.
Artık birkaç ofisiniz, birkaç dükkanınız ya da bir blok apartmanınız vardır.
Bu “gayrı menkul” lerinizin kirası bile yedi göbek sülalenizi beslemeye yeterlidir.
Geçtiğimiz gün İstanbul’da Galatasaray Üniversitesi’nde çıkan yangın bende bunları çağrıştırdı.
Yaşadığım kent Gaziantep’e baktım, bu anlattıklarıma benzer birçok örnek var.
Ve “sit alanı” uygulaması hala sürüyor efendim.
Bilmem anlatabildim mi?...
|