Bizde bazı sık kullanılan klasik söylemler vardı.
Birkaç örnek verelim;
Kıyamam sana.
Kendine iyi bak.
Görüşelim.
Arayı açma.
İyi görünüyorsun.
Bu iyi dilek belirten ancak havada kalan söylemlerin yerini, şimdilerde başka söylemler aldı;
Sende yürek varsa.
Yüreğin yetiyorsa.
Şerefsiz.
Namussuz.
Bunları her gün duyuyoruz ve ibretle izliyoruz.
Hem de devleti yönettiğini sananlar tarafından.
Kimsenin de sesi soluğu çıkmıyor.
Kamuda çalışanlar, Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yapıyorlar.
Nedenini, niçinini araştıran soruşturan yok.
Eylem bir günlüktü, bitti.
Batıda, örnek almaya çalıştığımız ülkelerin herhangi birinde böyle bir eylem yapılsa, ya ilgili bakan istifa eder ya da hükümet düşer.
Bizde, “oğlum bak da git” esprisiyle geçiştirilir.
Bakın, Mersin’in Silifke İlçesi’nin Yeşilovacık diye bir beldesi var.
Burada kurulacak santral için yıllardır eylem yapılır.
Santralin adı ne olursa olsun.
İster termik santral olsun ister hidroelektrik santrali olsun ister nükleer santral olsun.
Yöre halkı bu santrale karşıysa, bir bildikleri vardır diye düşünen oldu mu?
Tam bir inatçı politikayla “siz de kim oluyorsunuz? Bu santral yapılacak” denmedi mi?
Tamam, yapılsın ancak yöre halkı ikna edilsin diyen oldu mu?
Ülke genelinde bir kentsel dönüşüm programı sürdürülüyor.
Bu programın adına yıkım programı diyemedikleri için, kentsel dönüşüm diye dillendirmişler.
Adamın bir gecekondusu var.
Devlet oraya altyapı götürmüş, adamın evine telefon vermiş, elektrik vermiş, su vermiş.
Garip adam bir gün kapısına dayanan dozer gürültüsüyle uyanmış.
Ne oluyor?
Evini yıkacağız, buraya apartman dikeceğiz, sana da bu apartmandan bir daire hediye edeceğiz.
Adamcağızın ağzı kulaklarında.
Gecekondudan daireye terfi edecek ya…
Başa dönelim;
Kıyamam sana.
Kendine iyi bak.
Hadi hadi iyi görünüyorsun…
|