Komşu ülke Suriye’deki kirli iç savaş sürüyor.
Savaşın temizi olmaz ama Suriye’de, rejimle savaşanların çoğunun Suriye halkı olmadığını dünya biliyor.
.
Görüştüğüm Suriyeli sığınmacılar da bu gerçeği vurguluyorlar.
Peki, Suriye’de adına özgür Suriye ordusu denen rejim karşıtları kimler?
Çünkü Suriye’de vuran da vurulan da Allahuekber diye bağırıyor.
Bize gelince; dün kardeş diye kucakladığımız, karşılıklı vizeleri kaldırdığımız, yöneticilerimizin aile boyu tatile çıktığı Suriye ile düşman kardeş olduk.
“Neden?” diye sorana, Esat’ın halkını kıran bir diktatör olduğunu söylüyorlar.
Kardeşlik fotoğrafları verirken, Esat diktatör değil miydi?
Bugün Suriye’de, çoğu İslam ülkelerinden gelen terörist guruplar, emperyalizme uşaklık ettiklerini belki de bilmeden rejimle savaşıyorlar.
Bu kirli savaşın uzaması, Esat’ın bir türlü devrilememesi, en çok da bizim yöneticilerimizin canını sıkıyor.
Mazlum Suriye halkına gelince; en yakın komşu ülkelere sığınarak canlarını kurtarma telaşı içindeler.
Türkiye’de konteyner kentlerde, çadır kentlerde barınanların dışında, bir o kadar da kiraladıkları ya da satın aldıkları konutlarda oturanlar var.
Nereye ve ne zamana kadar?...
Türkiye’nin Suriye ile ilgili politikası değişmedikçe, bu konu daha çok su götürecek gibi görünüyor.
Esat’ın çabuk yıkılacağını ve Suriye’ye batının demokrasi getireceğini sananlar, yanıldıklarını hala anlayamadılar.
Biz kendi ülkemizdeki terörle yıllardır baş edemezken, Suriye’deki teröristlere destek vermek nasıl bir politikadır?
Sen ömür boyu hapse mahkum terörist başı ile görüşürken, ana muhalefetin Suriye’ye gidip, rejimi ayakta tutmaya çalışan Esat ile görüşmesini kınamak, bu görüşmeyi dile dolamak nasıl bir tavırdır.
Suriye konusunda yalnız bırakıldığımızı anlayabilmek için daha ne gibi olaylar yaşanmalıdır?
Herkesin ama herkesin şapkasını önüne koyup düşünme zamanı geldi de geçiyor bile.
Aksi takdirde başımızın ağrısı dinmeyecek, artarak sürecektir.
|