Kastamonu deyince aklınıza ne gelir?
Durun hemen; neredeyse geyik haline gelmiş “ayı çıkabülü”,”taş düşebülü” türünden sözler geldiğini sakın söylemeyin…
Aslına bakarsanız Kastamonu deyince bunların hiç biri akla gelmemeli, peki ne gelmeli diye bana soracak olursanız…
Çok fazla söze de gerek yok. 13–17 Mart arasında Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde başlayan Başkent’te Kastamonu günleri’nde bu ilimizle ilgili ne ararsanız var.
Örneğin Kastamonu’nun ünlü el dokumalarını orada pekala görmek mümkün.
Elbette Kastamonu deyince ilk akla gelen sarımsak da tabi oradaki yerini hiçbir zaman bırakmıyor…
Yine çok ünlü el oymacılığı da orada tüm konukların ilgisini gururla bekliyor…
Tabi görecekleriniz bunlarla sınırlıdeğil…
Kastamonu’nun bilinen birçok yemeği de gelen konukların tatmasını istercesine stantlarda yerini alıyor ama tüm bunların yanında…
Hatta en önemlisi Kastamonu’nun tarihsel önemi…
Biliyor musunuz Çanakkale’de en çokşehit veren İl’in Kastamonu olduğunu…
Eski adı Dereköy olan Küre’nin bir köyünün köyün tüm erkekleri Çanakkale’de şehit düştüğü için Ersizler adını aldığını…
O çok ünlü Çanakkale Türküsü’nün Kastamonulu ozan İhsan OZANOĞLU tarafından yazıldığını biliyor musunuz?
Siz söyleyin, hiç canı yanmayan bir yerden, o söylenirken gönül tellerimizi titreten…
Boğazımızı düğüm düğüm yapan…
Gözlerimizi yaş içinde bırakan o sözler çıkabilir miydi?
Elbette çıkamazdı.
Anlayacağınız Kastamonu’nun Çanakkale’deki durumu bu.
Ya Kurtuluş Savaşı…
Aslına bakarsanız Kurtuluş Savaşı’nda da durum aynı, yani çok fark yok. Yine Kastamonu bu savaşta da en çok şehit veren il…
Üstelik hiç işgal altına girmemesine…
Emperyalistler tarafından hazırlanan Sevr anlaşmasına göre bile Türklere bırakılacak bir avuç toprağın arasında bulunmasına rağmen…
Kurtuluş Savaşı’ndan bahsedinceİstanbul’dan Anadolu’ya gerek silah, cephane, insan geçirerek Savaş’ın kazanılmasında başrolü oynayan, bu nedenle de Savaşın sonunda İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen İnebolu ve onun kahraman balıkçılarını anmadan geçmek mümkün mü?
Ya onlar olmadan bu savaşın kazanılabileceğini düşünmek…
70’li yaşlarda olmasına karşın teknesine o koca koca mermileri hiç yardım almadan taşıyan Hamamcı Kadı Salih Reis’i anmamak…
Sırtında çocuğuyla cepheye kağnıyla mermi taşırken, çocuğunun üzerindeki hırkayı çıkarıp, yağan yağmurdan mermiıslanmasın diye mermiye sarıp, çocuğunu da kendi vücudunun sıcaklığıylaısıtmaya çalışırken donarak ölen, Kahraman Türk kadını Şerife bacıyı unutmak…
Ya sadece erkekler askere alındığıiçin erkek kıyafeti giyerek askere katılan, arkadaşlarının Halim Çavuş diye tanıdıkları Halime Çavuşu hatırlamamak…
Peki, etnik ve dinsel kıyafetleri bir kenarda bırakarak millet olmamızın önünü açan Şapka Devrimini yok saymak…
Yani anlayacağınız bu gün bu ülkede eğer hala millet olarak yaşıyorsak ülkede yasayan herkesin Kastamonu’ya bir vefa borcu yok mu?
Bunun için öyle çok uzağa gitmeye de gerek yok
AKM’ ye kadar uzansanız yeter…
Ne dersiniz değmez mi?
|