Doğu’da çeşitli zamanlarda terör örgütü tarafından kaçırılan biri kaymakam adayı biri polis memuru altısı asker 8 kişiye, iki yıla yakın bir zaman sürecinde ulaşamadık.
Kaçırılanların ana babaları, eşleri, çocukları perişan oldu.
Devlet babadan da bir yanıt alamıyorlardı.
.
Ve devlet baba, konunun üstüne gitmekte pek acele etmiyor, telaş göstermiyordu.
Oysa bu kaçırılanların tümü devletin memurlarıydı.
Ne zaman ki adına “barış süreci” denen bir süreç başlatıldı, işte devletin aklına bu kaçırılanlar geldi.
.
Masanın etrafına oturup konuştular, anlaştılar.
Bu masa etrafındaki anlaşmanın sonunda söylenen ilk sözler, “inşallah yakında ailelerine kavuşacaklar” oldu.
Ve yine Kuzey Irak’ın kırsal bir bölgesinde masalar kuruldu, devletin kaçırılan memurları bir tarafa dizildi, kare kare fotoğraflar çekildi.
.
Terör örgütünün elinde iki yıla yakın bir zaman kalan 8 kişi ailelerine, sevdiklerine ve ülkelerine geri döndüler.
Amerika’dan bir kadın turist İstanbul’a geldi.
Gezdi, tozdu, fotoğraflar çekti ve birdenbire ortadan kayboldu.
13 gün sonra cesedini buldular.
Amerikalı turist kadın öldürülmüştü.
Güvenlik güçleri gecelerini gündüzlerini bu konuya ayırdılar.
Sonunda kağıt toplayıcı birinin katil olduğunu söylediler.
Ancak kağıt toplayıcı Laz Ziya adlı kişi ortalıkta yoktu.
Derken efendim, bir süre sonra bu Laz Ziya yakalandı.
Kimine göre Suriye’nin liman kenti Lazkiye’de yakalanıp yurda getirildi.
Kimine göre Suriye sınırını geçmek üzereyken yakalandı.
Kimine göre de Hatay’da yakalandı.
Yani Laz Ziya yakalandı ama rivayet muhtelif.
Şimdi bu iki konu benim kafamı karıştırıyor.
8 devlet memurunun çeşitli zamanlarda kaçırıldıktan ancak 2 yıl sonra, kaçıranlar tarafından bir anlaşma sonucu bize geri verilmesi.
Ve Amerikalı turist Saraı Sıerra’yı öldürdüğü söylenen Laz Ziya’nın kısa bir kaçamaktan sonra yakalanması.
.
İster Suriye’de yakalasınlar ister sınırda ister Hatay’da.
Sonuçta yakalandı ve adalete teslim edildi.
Peki, bu bizim 8 yurttaşımız için neden böyle bir çaba gösterilmedi?
Saraı Siera’nın Amerikan yurttaşı olmasının bu katilini yakalama olayında bir etkisi olabilir mi?
.
Hani Amerika dünyanın ağası ya…
Biz kaçırılan yurttaşlarımıza 2 yıl sonra, hem de bir anlaşma sonucu kavuşurken, dünyanın ağasının yurttaşını öldüren katil pek de uzun olmayan bir süre içinde yakalanıverdi.
Her işte olduğu gibi bu işte de bir hikmet olsa gerek.
Yani Amerika’nınki yurttaş, bizimkiler köle.
Ha varlıkları ha yoklukları.
Bu barış süreci olmasaydı, bu süreç içinde yapılan görüşmeler, anlaşmalar olmasaydı, bizim 8 devlet memuru esir, daha ne kadar kalacaktı terör örgütünün elinde?
Yoksa tam ellerinde almak üzere miydik?
İşte bu gibi basit(!) olaylar nedense hep kafamı kurcalar.
Buna dananın altında buzağı arama da diyebilirsiniz, “yahu kardeşin sana ne, sen devletten iyi mi bileceksin?” diye sorabilirsiniz.
Ne derseniz deyin, benim kafama böyle şeyler takılıyor işte.
|