Geçtiğimiz günlerde ABD ideologlarından Henri BARKEY basına da yansıyan sözleriyle ne demişti…
“TSK’yı yendik açılımı başlattık.” Devam ediyor “Asker olmasaydı açılım 2007’de başlayacaktı. Büyükanıt durdurdu.”
İşin doğrusu bu iki cümle hemen her şeyi özetliyor…
Yani
6 yıldır süregelen; başta Ergenekon, Balyoz vs. olmak üzere son yıllarda yaşadığımız hemen her şeyi…
Aslına bakarsanız bunun bir proje olduğunu Tuncay GÜNEY’de geçtiğimiz günlerde itiraf etmedi mi?
Dolayısıyla öncelikle bunun nasıl bir proje olduğunu açıklamakla işe başlayalım…
Bildiğiniz gibi BOP denilen şey kısacası bölgede bulunan 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesini hedefliyor…
Peki, bir ülkenin sınırları nasıl değişir?
Ya herhangi bir ülke tarafından işgal edilir, bir kısım topraklarına el konur…
Ya da içeride bulunan etnik ve dini kimlikler kışkırtılıp iç savaşa giden yol açılır…
Başka bir yolu yok…
Bu iki yol sıklıkla birbirinden çok kopuk olarak da kullanılmıyor…
Baktılar ki destekledikleri etnik ve dinsel kimlikler iktidarı alma sürecinde yetersiz kalıyor…
Bu kez uluslararası güçler ve onların orduları devreye giriyor…
Gelelim APO’nun mesajına, aslında çok açık…
Bir yandan inkârcılık falan denilerek ulus devletler hedef alınırken İslamcılık bayrağı altında hemen her türlü etnik ve dini kimliklere de yeni süreçte etkili olma çağrısı yapılmaktadır…
Zaten hemen de başta Çerkezler olmak üzere birçok etnik ve dini kimlik temsilcileri akil adamlar arasına girmek…
Yeni süreçte temsil edilmek adına yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamışlardır…
Hem zaten her çıkan diğer kimlikleri de teşvik etmektedir…
Ve tümünün bir hedefi vardır…
Ulus devlet.
Bu arada söz arasında da diyorlar ya Osmanlı gibi olmalı, bakın orada her türlü etnik ve dini kimlikler nasıl huzur içinde yaşıyorlardı…
Tabi bunlar hiçbir şekilde doğru değil…
Osmanlıyı ele alalım, hani şu huzur toplumunu…
Nasıl dağıldı diye sormayacağım, ama bilinen o ki son dönemlerinde Osmanlı kimliği oluşturmak için az uğraşılmadı…
Neyse; işte bu Osmanlı’da, okuyanlarınız hatırlar…
Kapitülasyonlar denilen bir olay vardı…
Önceleri sadece Osmanlıda yaşayan yabancı ülke vatandaşlarına tanınan ayrıcalıklar…
Giderek Osmanlı vatandaşı olan gayri Müslimlere kadar uzandı, öyleydi ki…
Bu sistemde hemen her etnik ve dini kimlik kendi mahkemelerinde yargılanır…
Vergi neredeyse vermez…
Askerlik yapmazdı.
Herkese eşit yurttaşlık için o dönemde de az uğraşılmadı ama kendi yurttaşlarının ayrıcalıklarını korumak isteyen emperyalist ülkelerin baskısıyla gerçekleştirilemedi…
Ne zaman ki Lozan imzalandı…
Ülkede tek hukuk sistemi geçerli oldu…
İşte o zaman herkes eşit yurttaş olabildi…
Günümüzde İslamcılık falan adına sözde demokrasi denilerek önümüze çok kimlikli bir devlet yapısı dayatıyorlar ya…
Bilinmeli ki çok kimlik çok hukuk, tek kimlik tek hukuktur…
Umarım anlamak için geç kalınmaz…
|