Farkında mısınız son günlerde bir Misak-ı Milli söylemidir gidiyor, hatta Öcalan’ın mektubunda bile benzer bir tanım söz konusu…
Neden olabilir?
Bu güne kadar vatan diye herhangi bir kavramı tanımayanlar…
Ülke kaynaklarını haraç mezat yabancılara satmak için ellerinden geleni yapanlar…
Hatta
Ülke topraklarını NATO toprağı sayanlar niçin birden bire Misak-ı Milli’ci oluverdi…
Bu arada laf arasında Misak-ı Milli’yi günümüz sınırları zannedenlere de küçük bir hatırlatmada bulunalım…
1920’de Meclisi Mebusan tarafından kabul edilen Misak-ı Milli, o zaman ki Osmanlı sınırları olan güneyde Musul’dan, Kerkük’e hatta oradan da Süleymaniye’ye ye kadar olan Müslüman halkın yaşadığı bölgeyi ifade ediyordu.
Anlaşılacağı gibi bu günkü sınırlarımızla herhangi bir ilgisi bulunmuyor.
Peki, aradan geçen doksan küsur yıl sonra bu Misak-ı Milli aşkının ortaya çıkması neyin nesi dersiniz?
Elbette bu aşk birden bire ortaya çıkmadı, bunun öncesi de var
Yıl 1991 yani birinci Körfez Savaşı…
ABD Irak’taki bulunan petrol bölgesini yani Musul’dan Kerkük’e kadar olan bölgeyi Türkiye’ye vermek istiyor…
O zamanki devlet yöneticilerimiz de bu işe çok istekli ama dönemin Genelkurmay başkanının istifa etmesi sonucunda bir koyup üç almak olarak formüle edilen Türkiye himayesinde Kürdistan kurma projesi uygulanamıyor…
ABD sonrasında bu işten vazgeçti mi?
Asla
2. Irak Savaşı’nda bu plan tekrar ortaya çıktı.
TBMM’de 2003 yılında reddedilen tezkere geçmiş olsaydı, ABD askerleri merkez üssünü Diyarbakır’a kuracak ve tüm bölgeyi buradan denetleyecekti…
Tabi Irak’a müdahale de buradan yapılacaktı…
Ama TBMM’nin duyarlılığı sayesinde Tezkere geçmedi ve ABD Türkiye desteği olmadan kendisi müdahale etmek durumunda kaldı…
Bunun intikamını daha sonra Çuvalla da aldı.
ABD bu projeden asla vazgeçmedi ve koşulların uygun olduğunu düşünerek tekrar harekete geçti…
Biliyorsunuz BOP denilen olayın aslı, bölgede Büyük Kürdistan’ı kurmak ama şu da hiçbir zaman akıldan çıkarılmıyor…
ABD bölgede sonsuza kadar kalamayacak ve biliniyor ki ABD çekilir çekilmez bölge ülkeleri bu duruma etkili bir şekilde müdahale edecektir…
Dolayısıyla
Bunun olmaması için bölgede kurulacak Kürdistan’a kendi ayakları üzerinde doğruluncaya…
Ekonomik gelişimi, devlet yapısı, ordusu tamamlanıncaya kadar bir hami gerekiyor, bu duruma en uygun ülke de Türkiye…
Çünkü geçmişte Osmanlı imparatorluğu bu toprakların hakimiydi ve birilerine göre zaten bu bölge Osmanlı bakiyesi…
Dolayısıyla
Biraz yeni Osmanlıcılığı körükleyerek biraz da bölgeden alacakları petrol gösterilerek bu iş Türkiye’ye kolayca yüklenebilirdi…
Bu gün yapılmak istenen tamı tamına bu…
Elbette bunun olabilmesi için de devletin ulus kimlik yapısının gevşetilmesi ve bir anlamda federasyona doğru gidecek sürecin de sağlanması gerekiyordu…
İşte, gerek bu sınır dışına çekilme olayı, gerekse bunun için yasal değişiklik talebi…
Federatif bir anayasayı yapmanın kılıfıdır…
Ne demişler “Minareyi çalan” pardon Türkiye’yi parçalayan, kılıfını yani Anayasa’sını da hazırlar…
|