Yoğurda su karıştırdım, ayran oldu.
Doya doya içtim.
Şişkinlik, mişkinlik hak getire.
Peh, güzelmiş.
Ancak ayran bizim milli içkimiz değil.
Bira hiç değil.
Hafız, “bizim milli içkimiz ayrandır” diyorsa, el haaaak doğrudur.
Katkı maddesi olmayan yoğurdun ayranı da güzel olur, bulgur pilavıyla iyi gider.
Yine de milli içki değil, içecektir.
Şimdilerde yasaklanma kertesine gelen Türk rakısına, yoğurda kattığınız kadar su katın, yanında da yine yoğurt olsun, cümbüşü seyreyleyin.
“N’olacak bı memleketin hali” nden başlarsınız, 16 yaşınızdayken aşık olduğunuz 15 yaşındaki kıza kadar gidersiniz.
Oysa o aşkınız platonikti.
Kızın sizden haberi bile yoktu ama siz seviyordunuz.
80 yaşına da gelseniz, birinci kadehte aklınıza geliyorsa, onun sizden haberinin olmamasının hiç mi hiç önemi yok.
Ayran içtiğinizde böyle bir duyguya kapılabilir misiniz?
“Kımız” deselerdi belki biraz düşünülürdü.
Ancak kımız da bir “müskirat” olduğundan dolayı ayran deyiverdi.
Bölgemizde bağlar vardı.
Her yıl, hasat zamanı üzümler kesilir ve içki fabrikalarına verilirdi.
İçki fabrikaları kapatıldı.
Üzüm para etmeyince, çiftçi de bağlarını söktü, yerine zeytin dikti, fıstık dikti.
Yarın “bizim milli ürünümüz zerdalidir” dendiğinde, benim cevval çiftçim zeytini de fıstığı da söker, yerine zerdali diker gibi geliyor bana.
Soran, sorgulayan kimse yok.
Çünkü padişah ne derse el haaak doğrudur.
Bugünkü yazımızı 940 yıl önce yaşamış şarabi ozan, matematikçi Ömer Hayyam’ın birkaç dizesiyle bitirirsek, günümüzdeki milli içki oyalamasına doğru orantılı olur diye düşünüyorum;
“Ben haram ile helali karıştırmam.
Dost ile içilen rakı helaldir.
Puşt ile içilen ayran bile haram…”
Bu dizeler Ömer Hayyam’ındır ya da değildir, doğrudur ya da yanlıştır ama günümüze cuk oturmuyor mu Allah aşkına?
Daha neler göreceğiz, neler duyacağız?
Alıştıra alıştıra.
Hazmettire hazmettire.
Alışanlara da hazmedenlere de afiyet şeker olsun.
Değmen menim ayranıma…
Bugün 1 Mayıs.
Alın teri dökenlerin bayramı.
Tüm emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun.
|