Cilvegözü Sınır Kapısında, bir patlama sonucu 14 kişinin ölümünden sonra çeşitli önlemler alınmıştı.
Hani “bir musibet bin nasihatten yeğdir” diye bir özdeyişimiz var ya…
Bu patlamadan ve ölümlerden sonra çeşitli önlemler aldık.
Örneğin, kimyasal saldırılara karşı mobil cihazlar kurduk.
Oysa bir yerlerde planlar yapılmıştı.
Alınan hiçbir önlemin, egemen güçlerin planlarına engel olamayacağını unutmuştuk.
Bu hain planın uygulamaları, cennet ülkemin doğusunda, güneydoğusunda, büyük kentlerinde uygulamaya sokuluyordu.
Bir türlü anlayamadık.
Bizi yönetenler, bunları anlamamamız için ellerinden gelenleri yapıyordu.
Bunu da anlayamıyorduk.
Gözümüzü beleş kömür, beleş gıda malzemeleri ve çeşitli hak edilmemiş beleşler bürümüştü.
Önümüzü göremiyorduk.
Bu emperyalist planların mimarları, Reyhanlı’da ölecek masum insanları düşünmediler bile.
Ülkeyi yönettiğini sananlar, hamasi nutuklar atmaya başladılar ama Reyhanlı’ya gelemediler.
Ne yaptılar?
Eş, çocuk, torun torba koro halinde, sesini özledikleri ağalarına koştular.
Oysa gittikleri ülkenin, Reyhanlı vahşeti umurunda bile değildi ama ülkesinde terör yaşanan ve elli kişinin üstünde insanın öldüğü ülkenin başbakanını, Blaur House’de ağırladılar.
Yandaş basın, bu ağırlama biçimi için, “ilkler yaşanıyor” diye çığlıklar atmaya başladı.
Başbakan, Amerika yolunda demeçler patlatıyordu; “emniyet istihbarat ile MİT arasında kopukluk” tan söz ediyordu.
Bunun ne anlama geldiğini benim necip halkım pek anlayamadı.
Reyhanlı’yı ziyarete gelen Cumhurbaşkanı da bu konuyu pek anlayamadığını açıkça dile getirdi.
Her neyse efendim, Başbakan, Reyhanlı’ya manevi bir ziyaret yapıp, bu kentte yaşayanlara başsağlığı dileme gereği bile duymadan uçup Amerika’ya gidiverdi…
Bu arada “akil” olarak Gaziantep’e tayini çıkan gurup, basın mensuplarıyla bir toplantı yaptı.
Vilayetten gelen bir telefonla bu toplantıya ben de davet edildim ancak Gaziantep’ten 500 Km. uzakta olduğumdan dolayı katılamadım.
İyi ki de uzaktaymışım ve katılamamışım.
O toplantıda bizim esnaf havanda su dövmüş, bizimkiler de mutlu olmuşlar.
Gaziantep Üniversitesi bu akilleri üniversiteye davet etmiş, onlar da davet edildikleri yere gitmişler.
Akillerden sonra, yine üniversiteye davet edilen Mustafa Keser bir konser vermiş.
Akiller Gaziantep’teyken, IMF’ye borcu biten ülkenin Gaziantep Şahinbey İlçe Belediye Başkanı, burnu borcun bir kısmından henüz çıkmışken bir demeç patlatmış; “IMF’ye 100 milyon dolar borç verebiliriz…”
Ah Nasrettin Hoca ah, keşke günümüzde yaşasaydın da olanları görseydin…
|