“Haydi Abbas
Vakit tamam.
Akşam olsun diyordun
İşte oldu akşam”
İKİ ARKADAŞ, BİRİ ABBAS
“Abbas senin karaciğerin bozulmuş galiba.
Pek içemiyorsun.
Yoksa böbreklerinde bir sorun mu var?
Hadi Abbas, çekinme, söyle.
Prostat sorunun mu var yoksa?
Ayıp değil be Abbas.
Her erkeğin başına gelen bir durum bu prostat.
Takma kafaya.
Abbas, bir durum mu var?
Çok durgunsun.
Daha birinci kadehte kafayı buldun.
Abaaas, seni hiç böyle görmedim.
Hep adam gibi içtin.
Ne oldu oğlum? Sarhoş mu oldun yoksa?
Hani “vakit tamam” diyordun.
Hani “akşam olsun” diyordun.
İşte akşam ya Abbas…
Yahu Abbas, neden susuyorsun?
Seni hiç böyle görmemiştim.
Abbaaaas, konuşsana oğlum.
Yeter Abbas, sen galiba çok içtin.
Hadi seni eve bırakayım.
Abbas, Allah aşkına bir şey söyle be oğlum.
Bak, meraklanıyorum ha!
Hasta mısın oğlum?
Kalk Abbas, gidelim buradan.
Abbas birden bire dillenir.
“Bak oğlum.
Ben sarhoş marhoş değilim.
Yeni çıkan 4. Murat kanununa takıldım.
Yahu biz hangi çağda yaşıyoruz?
12 yaşındaki çocuklar sigortasız kaçak işçi olarak çalıştırılıyor, bizim mahalle bakkalı 18 yaşından küçük diye benim 17 yaşımdaki oğluma, sipariş ettiğim içkiyi veremiyor.
Her türlü sahtekarlık serbest.
Yalan, rüşvet, fesat karıştırılmış ihale bunlar alkolsüz.
Üstelik çıkıp “bu içki yasağı değil” diyorlar.
Ben Abbas oldum olalı böyle kanuni kepazelik görmedim.”
“Hadi Abbas, senin kafan iyi oldu kardeşim, hadi seni evine bırakayım.”
“Yok kardeşim, eve meve gitmiyorum.
Ben Ankara’ya gidiyorum.”
“Haydi Abbas…”
|