Yasaklar, yasaklar, yasaklar.
Güya sağlığımızla ilgileniyorlar.
Peki, gaz bombalarıyla, biber gazlarıyla çevreyi mi koruyorlar?
27 Mayıs gününden bu yana cennet ülkem yangın yerine döndü.
Hal böyleyken vali çıkıp pişkinlik üstüne pişkinlik yaparak, “kamuya açık alanlarda ve yollarda gösteri ve toplu yürüyüş yapılamaz” diyebiliyor.
Sakin görünmeye çalışıyor ama pek de sakin değil.
Taksim’den, yürüyüş alanlarından haberi bile yok.
Üstelik ülkede yaşananlardan bile haberi yok.
İstanbul’da gerilim.
Yeni boğaz köprüsünün adında gerilim.
Yüreği yetip, demeçler verenlerin söylemlerinde gerilim.
Ülke genelinde gerilim.
Bu yoğun yaşanan gerilimlerle, hangi önemli olaylar örtbas edilmek isteniyor?
Reyhanlı’da yaşanan vahşet mi?
Adana’da yakalanan kimyasal silah mı?
ÖSO’nun bize sıktığı kurşunlar mı?
Her geçen gün sertleşen güvenlik müdahalelerinin, muhalefet milletvekillerine kadar uzaması mı?
Başta İstanbul olmak üzere neredeyse yurdun tamamı gaz bombası altındayken, başbakanın İstanbul’da sigara dumanının zararlarını anlatması ve alkışlanması trajikomik bir durum değil midir?
Anlı şanlı yandaş televizyonlar, ülkenin geldiği durumu haberlerine yansıtmalıyken, Rihanna’nın kıçını kıvırtarak İstanbul’u salladığı haberi vermeleri habercilik midir? Yavşaklık mıdır? Yandaşlık mıdır? Korku mudur?
Bayrak taşımak suç.
Türküm demek suç.
Alevi olmak suç
İçki içmek suç.
Kutsallarımız, değerlerimiz allak bullak olmuştu.
3 – 5 çapulcu diye tarif ettiği milyonları, haşerat gibi görüp tonlarca zehirli gaz sıkmak ne anlama geliyor.
Hani bunlar 3 – 5 çapulcuydu.
Ölü sayısı belli değil.
Yaralı sayısı belli değil.
Gözaltı sayısı belli değil
Devlet adamı geçinen biri çıkıp konuşamıyor.
Başta başbakan olmak üzere, olaya “tencere tava, hep ayni hava” anlayışıyla bakanlar, ne acıdır ki fotoğrafı tam göremiyorlar.
Reyhanlı vahşeti sürerken Amerika’ya giden başbakan, cennet ülkemin üstünde zehirli gaz bulutları dolaşırken 4 günlük yurt dışı geziye çıkabiliyor.
Ve başbakan yurtdışına çıkarken bile dayatmacı tutumunu sürdürüyor.
Ülke yangın yerine dönmüş kimin umurunda?
Bir gezi alanını korumak için başlayan direnç, iktidarın tavrıyla “hükümet istifa” noktası ile meydan okuma aşamasına geldiğinin bile hala farkına varamıyorlar.
Bu başkaldırı, bu direniş sürecektir.
Direnişteki yurtseverlerin arasına karışan bazı karanlık ve kışkırtıcı kişilere dikkat edilmeli.
Ki öfke çığırından çıkmamalı ve iktidarın eline fırsat verilmemeli.
Çevreci sivillerin piknik görünümlü ve alkışlı barış eylemine, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi, olayı savaşa çevirmiş ve yurt geneline yaymıştır.
Gelinen ve gelinecek nokta hala belli değil.
Çünkü başbakan bilek güreşini sürdürüyor.
Bir konuyu daha merak ediyorum;
Akil insan diye atananlarda ses soluk çıkmıyor.
Sahi nerede bu akiller?
|