Çeşitli dönemlerde bu ülkede her türlü slogan atıldı.
Birkaç örnek verelim;
“Kahrolsun faşizm.”
“Kahrolsun komünizm.”
“Kahrolsun emperyalizm.”
“Kahrolsun kapitalizm.”
“Kahrolsun Siyonizm.”
Bu kadar örnek yeter sanırım.
Yine bu ülkede hiçbir zaman “kahrolsun Müslümanlık” diye bir slogan atılmadı.
İnanç hassasiyeti olan 76 milyonluk bir ülkede böyle bir slogan atılamaz da.
Ancak son günlerde, sinirlilik katsayısının yükseldiği için sözlerine pek dikkat etmediğini düşündüğüm başbakanın, “onlar milyonlarca tweet atsınlar, bizim tek besmelemiz oyunlarını bozar” gibi dini politikaya alet etmesini, ne Menderes, ne Demirel, ne Ecevit hatta ne de Erbakan bile yapmadı.
Dinin hassasiyetini bilen, anlayan ve içine sindiren hiçbir politikacı da yapmamalıdır.
Başbakan, Reyhanlı katliamında yaşamını yitiren, resmi rakamlara göre 53 kişi için de “53 Sünni yurttaşımızı katlettiler” demişti.
Bu söylemde ayrımcılık kokusu yok mu?
Dahası, Gezi Parkı olayları başladığı sırada, “% 50 yi evinde zor tutuyorum” diye, ötelediği diğer % 50 ye aba altından sopa göstermişti.
Bu söylemde ayrımcılık zaten var.
Hem de fifti fifti…
Pek anlayamadım ama başbakanın “onlar” söylemini, “evinde zor tutuyorum” söylemini, “% 50” söylemini ürpererek dinledim.
76 milyon insanın yaşadığı bir ülkenin başbakanı bu kadar ayrımcı, bu kadar ötekileştirici ve bu kadar ben merkezli olmamalı diye düşündüm.
Bu arada, kendini fetva makamı sanmaya başlayan Diyanet İşleri Başkanlığının da “illerin dini hayat kriterlerini araştırma” gibi bir çalışma başlattığını öğrendim.
Bir türlü karar veremedim, ben mi her şeyi yanlış anlıyorum yoksa yalanlarla herkesin fevri mi dönmüş?
Allah aşkına biri bana yardımcı olsun…
NOT: Bir basın meslek kuruluşunun genel kurulunda bir gazetecinin, üye olmadığı için o genel kurulda bulunmaması gereken birileri tarafından saldırıya uğramasını ve o genel kurulu yöneten divanın bu konuya kayıtsız kalmasını içime sindiremedim.
Bu konuya hiç değinmeyecektim ama kendimi tutamadım.
Tüm gazetecilere soruyorum; bu saldırıya siz nasıl bakıyorsunuz?
Basın meslek kuruluşlarının hiçbirinden bu konuda bir ses çıkmaması daha da acı…
|