Geçtiğimiz günlerde gezi olaylarının sıcaklığıarasında Maliye Bakanı’nın söylediği bir söz neredeyse karambola gidiyordu…
Ne demişti sayın bakan…
“Satılacak bir şey kalmadığı için özelleştirme idaresi yeniden yapılandırılacak…”
Meali şu:
Görev bitti ve artık bu kuruma olan ihtiyaç da kalmadı.
Aslına bakarsanız durum son derece ilginç…
Örneğin; herhangi bir ülkede iktidar ve muhalefet partileri arasında…
Ekonomi…
Siyaset…
Dış politika…
AB süreci…
ABD ile olan ilişkiler konularında ciddi farklılıklar olmalı değil mi?
Peki
Sizce bizdeki partiler arasında böyle bir fark söz konusu mu?
Olması gerekir ama ne yazık ki olduğunu söyleyebilmek mümkün değil…
Şimdi bu sayılan konulara şöyle bir bakalım…
Hem zaten bunların tamamı birbirine bağlı bile denilebilir…
Şimdi gelelim işin püf noktasına…
Örneğin daha işin başında hedef olarak ABD ile ilişkiyi…
NATO müttefiki olmayı koymuşsanız, neredeyse sisteminizdeki diğer taşları da biliniz ki aynı sıraya göre dizmek durumundasınız
Yani ordusunu NATO’nun emrine verdikten sonra zaten kendi elinizle ayağınızı bağlamışsınızdır demektir…
Yani artık ordunuz ulusal çıkarlarınızın değil ABD’nin çıkarlarına göre şekillendirilecektir.
Sanıyor musunuz ki AB sürecinin ülkemizde ekonomiyle çok yakın ilişkisi yok, sadece demokrasiyle ilgileniyor…
Tam tersine, ekonomi tam da onun konusu…
Hani bize AB süreci bir “demokrasi projesi” olarak sunuluyor ya, aslında sadece “demokrasi projesi”değil…
Bu Ulus devleti ve ulusal ekonomiyi tasfiye etme sürecidir de aynı zamanda…
Kısacası…
Sürecin başından bu yana yazılan AB belgelerine biraz göz attığınızda göreceğiniz manzara şudur…
Tüm ekonomik varlıklarımızın yabancılara satılmasıkonusunda birileri kararını vermiş…
Bize de adı ulusal olan programla onları uygulamak düşüyor…
Çünkü sonuçta AB ve ABD emperyalist devletler olup ve gerçekte amaçları bizim gibi ülkelerdeki ulusal ekonomiyi tasfiye ederek kendi pazarları haline getirmek…
Yani diyeceğim ben AB sürecini destekliyorum diyen herhangi bir parti de bunun böyle olacağını peşinen kabul etmiş demektir…
Böyle olunca da haliyle ekonomik bağımsızlığı falan da savunabilmesi söz konusu değildir…
Aslına bakarsanız özelleştirme, ekonominin yönetimini halka karşı sorumluluğu olan hükümetten alıp dünya bankasına, IMF’ye vermektir…
Dolayısıyla ekonomisi yabancıların eline geçen hiçbir ülke halk yararına herhangi bir sosyal iyileştirme türünden program falan da uygulayamaz…
Yoksullarına yardım yapamaz…
Eğitime sağlığa para ayıramaz…
Bunlardan adım adım çekilir, bu tür görevleri zamanla çok uluslu güçlere ve etnik, dini guruplara terk eder…
Kısacası ekonominiz güçlüyle devletiniz güçlüdür…
Ekonominiz zayıfsa…
|