Dünya meydan meydan kaynıyor.
Mısır’da Tahrir ve Adeviye meydanları, gazete ve televizyonlarımızın ilk haberlerini oluşturuyor.
Mısır’da yaşanan bu kargaşa üstüne bizde bakanlar kurulu toplandı ve durum değerlendirmeleri yapıldı.
Benim cennet ülkemin hemen hemen her kentinde, bu kentlerin her alanında yaşanan Gezi Parkı direnişlerine çevrilmeyen kameralar, Mısır’ın Tahrir ve Adeviye meydanlarında slalom yapıyor.
Bugün İslam aleminin kutsal ayı Ramazanın ikinci günü.
Müslüman ülkelerin durumuna bakıyoruz, ürperiyoruz.
Herkes birbiriyle düşman kardeş olmuş.
Herkes birbirine Allahuekber diye saldırıyor, vuruyor, öldürüyor.
Bizim ülkemizde yaşayanların da % 99 u Müslüman.
Biz de rahat değiliz.
Üstelik kendi iç sorunlarımızdan çok, kargaşa yaşanan ülkelerin sorunlarıyla ilgileniyoruz.
Olayların çıktığı Gezi Parkını “halka açalım mı açmayalım mı?” yı tartışıyor büyüklerimiz.
Halk kim?
Bilen yok…
İstanbul Valisi, “hadi halka açalım” diyor ve bir nutukla açıyor, aradan birkaç saat geçmeden, Gezi Parkı halka yeniden kapatılıyor.
Hem de yine biber gazı, gaz bombaları ve plastik mermilerle.
Elinde et kıyma zırhıyla halkı tehdit eden, önüne gelene zırh sallayan, tekmeleyen, yakalandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan nüfusunun % 99 u Müslüman ülkemde yarın durumlar daha da vahim boyut kazanabilir ancak hafife alınıyor.
Bizim iktidarımızın ilgi odağı şimdilerde Mısır.
Yarın, kendi ülkelerinde gelişen olaylara da eğilebilirler ancak önce Kuzey Afrika ülkeleri ve Büyük Ortadoğu’nun refaha erişmesi gerek.
Kolay mı?
Bu bölgenin eş başkanlardan biriyiz ya!
Ramazan ayının ilk Cuma namazını Kahire’de kılma eğiliminde olan devlet adamımız var mı bilemiyorum.
Belki Şam’da kılamadığı cumayı Kahire’de kılmak isteyen olur da…
Geçmiş zamanda ne demiş bir şair?
“Kendi muhtaç – ı himmet bir dede / Kande kaldı gayrıya himmet ede.”
Bizim haberciler mi?
İşinden kovulmayan tüm haberciler haber peşinde(!)
Mısır’dan naklen yapılan yayınları görmüyor musunuz?
|