Hatırlar mısınız?
Sivas olayları başladığında vali müdahale etmek için askeri çağıramadığında bu bize 37 cana mal olmuştu…
Sonradan o ve diğer benzeri olaylar göz önünde bulundurularak Emasya 97 protokolü adlı bir protokol imzalandı.
Bu protokole göre TSK herhangi bir emir beklemeksizin olaylara zamanında müdahale edilebilecek…
Böylece yaşanabilecek cinayetlerin önüne geçilebilecekti…
Derken, bildiğiniz gibi BOP süreci başladı…
Bu sürecin en önemli özelliği bölgedeki ulus devletlerin etnik ve dini kimliklere ayrıştırılarak parçalanması ve bölge haritasının yeniden çizilmesiydi…
Haliyle projenin uygulanabilmesi için ordunun diskalifiye edilmesi…
Ve olayları önlemedeki yetkisinin elinden alınması gerekiyordu…
Bu nedenle EMASYA 97 protokolü kaldırıldı, iş tamamen valilerin insiyatifine bırakıldı.
Yani vali bey emri verdi, verdi…
Yoksa!
Neyse devam edelim…
Şimdi de aynı plan doğrultusunda TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 35.maddesi değiştiriliyormuş…
Yeni maddeye göre TSK’nın görevi: ” Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır ibaresi”, “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak” şeklinde değiştiriliyor…
Yani artık içiniz rahata erebilir…
Çünkü Türkiye cumhuriyeti artık tehlikede değil.
Ya da tehlikede ama birileri tehlikenin fark edilmesini istemiyor yani yok sayıyor…
Bunu hangi ülkede mi istiyorlar…
Elbette; geçmişinde Çorum, Kahramanmaraş, Sivas olaylarını yaşamış…
Balkanlar ve Kafkaslarla komşu…
Ortadoğu ile iç içe geçmiş…
Üstelik 30 yıldır…
Ülkenin bir bölümüne kuzey Kürdistan adıyla ayrı bir statü kazandırılmaya çalışılan bir ülkede değil!
Eğer böyle düşünüyorsanız biliniz ki fena halde yanılıyorsunuz…
Bu olsa olsa Kaf dağının ardındaki bir ülke için istenilebilir…
Şaka yapmıyorum…
Elinizi şakağınıza koyup şöyle bir düşünün…
Bu ülke ki, daha milli mücadeleye başladığında bile dış destekli on küsür küçüklü, büyüklü ayaklanmayla karşılaşmış…
Takdir edersiniz ki Cumhuriyet kurulduktan sonra da yine bir o kadarıyla mücadele etmiş…
Ama şuraya dikkat! Cumhuriyet sonrası , hiç ama hiç işgal edilmemiş…
Yani doğrudan dış tehdit yok
Bırakın bunu…
Başta komşumuz Suriye olmak üzere birçok ülkede yaşananlar bir işgalin sonucu mu?
Ya Yugoslavya, işgal sonucu mu birçok parçaya ayrıldı…
Mısır, Tunus ve Libya’da olanlar neyin nesi…
Diyeceğim tüm bunlar ortadayken, yapılanların sadece bir anlamı olabilir
O da…
İç tehdidi yok sayarak devleti savunmasız bırakmak…
Ama unutmamak gerekir ki dış tehdit aynı zamanda bir iç tehdittir…