Güzel yurdumun insanları işaret işaret zaten ayrıştırılmıştı.
Her parti liderinin ayrı bir işareti vardı.
İnsanlar bu işaretlerle birbirlerinin ayni partiden olup olmadığını anlarlardı.
İki eli birleştirip başın üzerinde sallama işaretini rahmetli Özal Keşfetti.
Elini sıkıp başparmağı havada tutmak rahmetli Erbakan’a ait.
Başparmak, orta parmak ve yüzük parmak içeri, işaret ve kuş parmak dışarı bozkut işareti rahmetli Türkeş’in buluşu.
1950lerde tüm parmakları birleştirip, açık biçimde yukarı kaldırarak “artık yeter” işareti Rahmetli Menderes’e ait.
Şimdilerde de başparmak avuç içine dönün 4 parmak açık bir işaret var.
Rabia işareti imiş.
Hani Başbakan kalabalıkları bu işaretle selamlamaya başladı ya.
İktidar yanlıları, ne olduğunu anlamasa da bu rabia işaretine mal bulmuş mağribi gibi yapışıverdiler.
Yani politika işaretsiz olmuyor.
“Yurtta barış dünyada barış” sloganı bize yetmiyor.
Çünkü bu sloganın ne demek istediğini anlamak istemiyoruz.
Zaten bu kafayla gidersek, yurtta da dünyada da barışın başına bir çorap örülecek.
Bir de bazı sesleniş biçimleri vardır.
Dost denince solcu seslenişidir.
Can denince Alevi,
Yoldaş denince komunist ,
Kanka denince arkadaş…
Gelin bu konuyu daha da uzatmayayım.
Biraz da Suriye’ye girmemizi engelleyenlere beddua edelim.
Bizim girmemizi engelledikleri gibi, kendilerinin de birkaç saatle sınırlı hava saldırısı düşünmelerini kınayalım.
Baksanıza, koskoca Amerikan Başkanı karar veremiyor, topu kongreye atıyor.
Olacak iş mi?
Bizde olsa tek karar verici ile iş bitirilir.
Aslında kargaşadan kaçanlarıyla Suriye bizim içimize girmiş.
Biz Suriye’ye girememişiz ama buna karşılık olarak Suriye içindeki teröristlere omuz vermeye başlamışız.
Bunu tüm dünya biliyor.
Benim bazı aklı evvellerin anlayamaması, biraz da göbek bağından olsa gerek diye düşünüyorum.
Lübnan’da iki pilotumuz kaçırılmıştı.
Sahi ne oldu onlar?
İsrail’in bir onbaşısı kaçırılsa ne olurdu?
|