Son günlerde tartışılan diktatörlük konusuna biraz da ben katkıda bulunayım istedim.
Çünkü konu önemli…
Hani kim diktatördür?
Değildir…
Diktatör neler yapar? gibi soruları doğru olarak açıklayabilmek adına biraz empati yapalım istedim…
Günümüzün en sihirli sözcüklerinden biri ya o yüzden…
Bana göre çok olanaksız bir şey ama hadi bir an için çok yüksek bir oy oranıyla iktidara geldiğimizi varsayalım…
Üstelik bana ciddi muhalefet edebilecek…
Ya da benden farklı düşünce ve politika üretebilecek herhangi bir parti de olmasın…
Tek tabancayım bir nevi…
Tüm bu avantajımın yanı sıra ABD’de bana Büyük Ortadoğu Projesi gibi bölgede yeniden yapılanmayı gerektirecek önemli bir konuda eşbaşkanlık gibi bir görev bahşetsin.
Dolayısıyla arkam da çok sağlam yani…
Neyse; işte bu görevin içinde, bildiğiniz gibi bölge haritasını yeniden çizmek, çizerken de özellikle ikinci bir İsrail olabilecek büyük Kürdistan için gerekli adımları da atmak da bulunuyorsa…
İşe ilk olarak içinde yaşadığımız devleti oluşturan milletin adını anmamaya özen göstererek başlardım…
Bilirdim ki büyük Kürdistan’ın oluşabilmesi için bizden de bir parçanın kopması gerekiyor…
Bu yüzden millet vurgusunu ne kadar az yaparsam toplumdaki aidiyet duygusunu da o kadar yok etmiş olurdum…
Aslına bakarsanız bu konuda ne gerekiyorsa onu yapardım…
Bakardım ki bazı politikacılar ve askerler habire yok ulus devlet, üniter yapı, vatan, Türk Milleti deyip duruyor…
Üstelik laf da dinlemeyip her ortamda da konuşuyorlar…
Hemen savcı olup bu kişileri içeri tıktırırdım…
Böylece hem çok rahatlar…
Hem de ulus devleti savunmak suçla ilişkilendirildiği için istediğim her türlü adımı rahatça atabilirdim.
Anlayacağınız ortada bana ayak bağı olacak hiç kimseyi ortada bırakmazdım…
Bunları yaparken eğitimde de gerekli adımları atmayıunutmazdım…
Bilirdim ki vatanını, milletini, bayrağını seven kuşaklar yetiştikçe, benim gelecekteki planlarım tehlikeye girecek…
Gerekli adımları atar MEB görev tanımından bu konularla ilgili maddeleri değiştirirdim…
Çünkü vatanı, bağımsızlığı değil küresel efendilere hizmeti esas olacak kişilerin yetişmesi gerekiyordu…
Hattat ulusal duygular uyanmasın diye bayramların ve ulusal günlerin kutlanmasını bile engellerdim…
Öyle ki
Bölücü örgütün her türlü mitingine ses çıkarmayıp bayrama katılanlara müdahale ettiğimiz bile olurdu…
Yılanın başını küçükken ezmeli misali…
En küçük muhalif gösteriyi bile engellerdik ki büyüyüp bizim için çok tehlikeli olamasın…
Baktık ki bazı büyük şirketler uslu durmayıp çıkardıklarıgazetelerle bize muhalefet etmeye çalışıyor…
Hemen birkaç maliyeci göndererek denetletiverirdik…
Nasılsa bir açıkları bulunurdu…
Tüm bunlara rağmen hala hakkımızda yazacak yazar kalırsa da bu kez doğrudan liste gönderip işlerine son verilmesini isterdim…
Yani anlayacağınız ben diktatör olsaydım bunlarıyapardım…
Ama ben diktatör değilim…
|