Henüz sonbahardayız ama kış burnunu göstermeye başladı.
Eskiden “mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” diye bir tekerleme vardı.
Demek ki eski yıllarda kışlar zorlu geçermiş.
Ya da kıştan korunmak biraz zormuş.
Şimdi öyle mi?
Kışın soğuğundan korunmak kolay.
Çektir evine doğalgazı, bak keyfine.
Vanası bizim elimizde değilmiş, ne gam.
Nasıl olsa doğal gazı aldığımız komşu ülkelerle sıfır sorun durumundayız(!)
Vanayı kapatabilirler mi?
Sıkıysa kapatsınlar.
Dostluğumuzu keser, dünyayı başlarına yıkarız evelallah…
Evine ithal doğalgaz çekemeyenler de var.
Onların kışı daha kolay geçer.
Hem de beş kuruş para harcamadan.
Üstelik cep harçlıklarını da alarak.
Nasıl mı?
Hala anlayamadıysanız, çevrenize bakmasını bilmiyorsunuz demektir.
Adam işsiz.
Başbakanın tavsiyelerine uyup 3 değil iki katını yapmış.
6 çocuğu var.
Eşi kuluçka makinesi mübarek.
İş versen, hem de sosyal güvenceli bir iş, kabul etmiyor.
Neden etsin?
Kışlık kömürü bedava.
Şekeri, pirinci, yağı, patatesi, soğanı bedava.
Okula giden çocuklarına eğitim yardımı da yapılıyor.
Kendisine önerilen işi kabul edip çalışmaya başlasa, bunlardan mahrum kalacak.
Neden çalışsın?
Kahvede oturup pişpirik oynayarak keyfine bakmak dururken…
Üstelik kendisinden istenen fazla bir şey de yok.
Seçim sandığı önüne konduğunda, oyunu, evine bu kadar malzemeyi, kışlığını, karşılıksız gönderene verecek o kadar.
Zaten bu işlem de 4 – 5 yılda bir olacak.
Ülke ateş çemberindeymiş, çalışanı, emeklisi sıkıntı çekiyormuş, üniversite mezunu gençler boşta geziyormuş, eğitim yaz – boz tahtasına dönmüş, sağlık Allah’a emanetmiş, hayvancılık, tarım dibe vurmuş ne gam…
İleri demokrasiye doğru koşuyoruz ya!
İşte o ileri demokrasiyi yakalarsak refaha ve felaha ereceğiz.
Gerisi kışkırtıcılık.
Düşünmeyin bunları.
Kış geliyormuş.
Gelsin.
Bu kışı da geçiririz nasıl olsa.
Kışı bu kadar düşünmeyin.
Allah bizi yaz ateşinden korusun.
30 Eylülde şu paketi bir açalım hele…
|