Mesele nedir biliyor musunuz?
Bizi yönetenlerin herhangi bir değere sahip olmaması…
Yoksa gecenin bir yarısında üniversitenin yerleşkesinde ne işleri olabilir…
Başkentin işlek caddelerindeki en basit onarımlarda bile…
Gece trafiğin olmadığı zamanı kollamayıp…
Özellikle, trafiğin en yoğun olduğu zaman seçilirken…
Siz düşünmüyor musunuz yönetimden bile habersiz ODTÜ arazisine gece yarısı girmenin esbabı mucibesi nedir…
Neymiş; yol geçireceklermiş…
İnsan sormadan edemiyor…
Gece yarısı talan ettiğiniz o orman, kaç yılda yetişiyor?
En az 20 yıl…
Ya bir asfalt yol ne kadar zamanda yapılıyor?
Hadi bir hafta, ötesi yok…
Size bir soru…
Orada ODTÜ olmasaydı, o güzelim orman kalır mıydı?
Bence kalmazdı…
Kalmadığı gibi her yer, memleketin kolay para kazanan zenginlerine peşkeş çekilir…
Villalarla dolardı…
Belki AVM bile inşa edilirdi…
Aslında sorun sadece ODTÜ değil, AOÇ’nin durumu da ortada…
AOÇ biliyorsunuz Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün mirası olması yanında, Başkentin nefes aldığı en güzel yerlerden biriydi…
Ne oldu
Önce birçok şirkete verilerek önü açıldı…
Sonra da başkanlık sarayı adı altında, resmen darmadağın edildi…
İşte insanda milli bilinç olmazsa, varılacak yer sonuçta müteahhitliği aşamıyor…
Adamlar bir yere bakarken…
Bu bir orman…
Ova…
Askeri arazi…
Göl…
Irmak…
Deniz diye düşünmüyor…
Dikkat ettikleri tek şey, buradan kaç para kazanabilecekleri…
Yoksa gerisi onları asla ilgilendirmiyor…
Konuyla ilgili bu doğal güzelliklerin korunarak yolun yapılabileceğinin örneklerini, hemen her gün medyada, sosyal paylaşım sitelerinde de görüyoruz ama…
Dedim ya amaç üzüm yemek değil…
Aslında bu olayı memleketin tüm ekonomik kaynakları olarak da genişletmek mümkün…
Bundan uzun bir süre önce, yine aynıanlayış, kamu işletmelerinin yabancılara satışına karşı çıkanlara…
“Sırtlarına alıp gitmeyecekler ya”dememiş miydi?
Hatta yetinmeyip, “memleketi pazarlamakla mükellef” olduklarını bile söylemediler mi?
O halde kimse kusura bakmasın…
Bu ormanlar birilerinin babasının bostanı değil, kimse aklına estiği zaman girip darmadağın edemez…
Onun için söylüyorum
Biz bu ağaç sevgisini “ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim” diyen Fatih Sultan Mehmet’ten…
Bir ağaç için Yalova’da köşkün yerini değiştiren Atatürk’ten aldık…
Yani biz ülkenin diğer kaynakları gibi, ormanlarımızı da kapının önünde hazır bulmadık…
|