Siz sanmayın ki
Cumhuriyet kurulup, padişahlık yıkılınca her şey tamamlandı…
Elbette değil.
Aslında Cumhuriyetin kurulmasıyla süreç tamamlanmıyor, bir anlamda yeni başlıyor…
Sadece iktidar alınıyor o kadar.
Bilinmeli ki bizde yaşanan Cumhuriyet devrimi de dahil olmak üzere dünyada gerçekleşen hiçbir devrim bir seferde gerçekleşemez…
Ancak birçok gidiş gelişten sonra sonuca varılabilir.
Bunu çok yüksek bir dağa, çıkmakla da kıyaslayabilirsiniz…
Böyle bir dağa da, haliyle bir anda çıkılmasımümkün değil…
Bunun için zaman zaman mola vermek
Bazen geri gidip güç toplamak…
Yapılan hatalardan ders çıkarmak gerekebilir…
Kısacası hemen her konudaki zirveye, ancak aşama aşama çıkılabilir…
Başka bir yolu da yok…
29 Ekim’de Cumhuriyet ilan edildiğinde de amaç…
Padişahlığı yıkıp, ortaçağ kalıntısı tüm kurumlarıtasfiye edip, bir millet yaratarak, memleketi çağdaş uygarlıklar seviyesine getirmekti…
15 yılda epey yol da alındı…
Devrim yasaları denilen milletleşmenin adımları birer birer atıldı…
Önce kılık kıyafet devrimiyle toplumda farklılıklar yaratan etnik ve dini kıyafetlerin giyilmesi yasaklanırken, diğer yandan da tekkeler ve zaviyeler kaldırıldı…
Eğitim tekleştirildi artık amaç; toplumda ortak duygu ve düşüncede birleşen…
Ortak değerleri olan bir Millet oluşturmaktı.
Toplumda kullanılagelen bazı unvanların kaldırılmasında da amaç aynıydı…
Hemen herkesi eşit yurttaş yapmak…
Bir devrim yapılır, millet oluşturmanın gerekli adımları atılır da, dilde birlik sağlanmadan bu yapılabilir miydi?
Yapılamayacağı düşünüldüğünden, öncelikle Türk diline en uygun Latin harflerinden oluşan bir alfabe oluşturuldu…
Hani birileri aklına estiğinde bizi dilimizden kopardılar türünden feveran ediyorlar ya…
İşte o koparılan dönemde…
Kadınlarda okuma yazma oranı binde 6…
Erkeklerde ise yüzde 4 civarındaydı.
Ve tüm bunların yanı sıra Cumhuriyeti kuranlar ekonomik bağımsızlık olmadan hiç bir şeyin yapılamayacağının da farkındaydı…
Bunun için hemen İzmir iktisat kongresi düzenlendi…
Sanayileşmenin…
Tarımda ilerlemenin ve ticareti geliştirmenin adımları atıldı…
Yani ülke başka ulusların sömürgesi olmayıp, kendi birikimini sağlayarak bağımsız kapitalistleşme yolunda kalkınmak için gerekli adımlarıattı ama…
Sömürü zincirinden kopacak bir Türkiye’ye emperyalizm izin veremezdi…
Önce yavaş yavaş…
Özellikle 1950’den sonra emperyalist sisteme tekrar bağlanmayla birlikte bağımsız kapitalistleşmenin önü kesildi…
Ortaçağ kalıntısı kurumlar da tamamıyla tasfiye edilemediğinden tekrar yaşam hakkı buldu…
Onlara göre Türkiye asla sanayileşip ticaretini falan geliştirmemeliydi…
Geri bir tarım ülkesi olması yeter de artardı bile…
Bu arada milletleşme süreci de haliyle yarım kaldığından tamamlanamadı…
Diyeceğim hayatta her zaman olduğu gibi bunda da sadece iki seçeneğiniz bulunmaktadır…
Ya ayağa kalkıp bu devrimleri tamamlayarak milletleşip, bağımsız, gelişmiş bir ülke olacağız…
Ya da
Etnik ve dini parçalanmışlıkla boğuşan emperyalizmin sömürgesi bir ülke…
Seçim sizin…
|