Bir kaç gündür basın yayın organlarının verdiği habere göre Hac’dan dönen bazı bayan vekillerimiz TBMM’ye türbanla gireceklermiş…
Ve biliyorsunuz bir süreden beri kamu kurumlarında da türban serbest bırakıldı.
Peki, tüm bu yapılanlarla ne amaçlanıyor dersiniz? İsterseniz konuyu öncelikle o açıdan tartışalım…
TBMM’de başkanlık kürsüsünün arkasında ne yazıyor?
“Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.”
Bu söz bildiğiniz gibi Atatürk’e ait…
Hadi egemenliği anladık diyelim, ya “kayıtsız şartsız olmak” o neyi ifade ediyor…
Anlamı şu:
Millet adına bu egemenlik kullanılırken…
Dini…
Etnik…
Ya da herhangi bir başka otoritenin etkisi altında kalınamaz…
Millet’e gelince o da;
Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun aynı vatan üzerinde yaşayan, aynı dili konuşan, ortak bir tarihsel kökeni ve ekonomik birlikteliği olan, aynı duygu ve düşünceleri paylaşan bir topluluk anlamına gelmiyor mu?
Ve seçilen vekiller hangi partiden seçilmiş, hangi etnik ve dini kimlikten gelmiş olurlarsa, olsunlar, sonuçta adları üzerinde; milletin vekilleri değil mi?
O halde mecliste vekillerin türban takmaları ki…
Her tarikat ve cemaate göre rengi ve bağlanmasıdeğişmektedir…
Ben sadece türbanlıları…
Veya falan tarikatı…
Cemaati temsil ediyorum anlamına gelmez mi?
Böyle olunca da ister istemez egemenliğimizin kaynağı Millet olmayıp…
Herhangi bir şeyh, emir, hoca, derviş, dede falan olmayacak mı?
Çünkü mensubu olduğunuz dini otoritenin dışında karar verilmesi mümkün olamayacağına göre…
Bu durumda ilgili vekil, milletin değil…
Ancak herhangi bir tarikatın…
Cemaatin vekili olabilecektir…
O zaman nerede kalıyor millet egemenliği?
Aslında amaç biraz da o…
Cumhuriyeti kuranlar çıkardıkları “Devrim Yasalarıyla”toplumda dini ve etnik parçalanmayı kaldırmak…
Ortak değerleri olan bir millet yaratmayıamaçlıyorlardı…
Bu nedenle çeşitli etnik ve dini kimliklerden oluşan halkın birbirine yaklaşıp kaynaşmasını sağlamak adına, dini kıyafetlere kısıtlama getirilmiştir…
Denilmiştir ki:
“Herhangi bir din ya da mezhepten ancak bir kişiye mabet dışında dini kıyafetle gezme hakkı verilebilir…””
Çünkü biliyorlardı ki bu tür kıyafetler toplumda parçalanma tehlikesi oluşturur…
Mecliste o kadar sarıklı, takkeli, hacı, hoca milletvekili varken Şapka Kanunu’nun başına neden meclis yazıldı dersiniz…
O cemaat ve tarikatları temsil eden vekilleri, milletin vekili yapmak…
Şimdi tekrar milletin vekilleri; tarikat ve cemaat vekilleri yapılmaya çalışılmaktadır…
Bu bir anlamda binilen dalı kesmektir…
Çünkü laiklik olduğu için kadın hakları bulunuyor…
Onun için meclis var…
O sayede yasalar yapabiliyorsunuz…
Yani kısacası
Laikliği yok etmek, kendi eliyle kölelik halkasınıtekrar boynuna geçirmektir…
Hatırlatayım istedim…
|