Gaziantep’ten yaklaşık bin kilometre uzaktayım.
Sıkıldım çünkü.
AKP’nin adayı kim, CHP’nin adayı kim, hangisi daha şanslı, MHP’nin belli olan adayı çok kadirliğe uğradı, acaba seçilebilir mi? Gibi sorulardan usandım.
Sanki adayları ben belirleyeceğim.
Yazılarımda hep anlatmaya çalışıyorum ama demek ki anlatamamışım.
Kardeşim, sevgili seçmen kardeşlerim, ipin ucu Ankara’nın elinde oldukça çırpınmanıza gerek yok.
AKP kapalı kutu.
CHP ses soluk vermiyor.
MHP yiğitçe adayını açıkladı.
Eeee, ne yapacağız?
Kime oy vereceğiz.
Vallahi siz bilirsiniz, kime oy verirseniz verin.
Seçmeni 4 – 5 yılda bir adam yerine koyan seçim sistemi sürdükçe hiç kimse bir yenilik, bir gelişme beklemesin.
Ne AKP’den, ne CHP’den, ne MHP’den…
Allah aşkına haksızsam haksızsın deyin.
Şimdi, “eeee, n’olacak bu memleketin hali?” diye sorsam haksız mıyım?
Bir gazeteci olarak ya da bir köşe yazarı olarak bana sorulan sorulardan gına geldi.
Sanki Gaziantep’in politikasını biz belirliyoruz.
“Yok kardeşim, biz gözlemlerimizi yazıyoruz.
Politikayı belirleyecek olan sizlersiniz, sizin vereceğiniz oylar” desek de pek kimseyi inandıramıyoruz.
Önümüzdeki 2014 yılında yerel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimini yaşayacağız.
Her seçmenin inandığı ve oy vereceği bir parti vardır.
İşte ben de, kime, kimlere, hangi partinin adayına oy vereceğimi düşünmek için iyi ve doğru düşünmeyi, ahbap çavuş ilişkilerine girmeden karar vermeyi kafaya koyduğumdan Gaziantep’ten bin kilometre uzağa kaçtım.
Biraz sağlık sorunları, biraz kendimi düşünmek için olsa gerek, Bolu’nun Taşkesti Beldesi’ne bağlı Sarot Termal Vadi Evlerinde kaplıca tedavisi görmeye başladım.
Dilerim bize yarar.
Dilerim ben Gaziantep’e dönmeden tüm partilerin adayları açıklanmış olur ve seçmenler adaylar arasında tercih yapma yarışına girerler.
Ne kadar iyi niyetliyim değil mi?
Ne diyelim?
akkımızda hayırlısı diyelim olsun bitsin…
xxx
BAŞ SAĞLIĞI…
En yakınlarından birini kaybetmenin ne demek olduğunu bilirim.
Hem de bu duyguyu çok yakından tanırım.
26 yaşında yitirdiğim arkadaşım, dostum, canım oğlum, ardında nasıl bir acı bıraktığını bilemeden çekip gidiverdi.
Sağlıklıydı, zımba gibiydi, yakışıklıydı, adamdı ama trafik terörü bizi ayırdı.
Her ölüm, başta oğlum olmak üzere yitirdiğim dostlarımı anmama neden olur.
Sevgili Aslan’ı da tanırdım, bilirdim. Bizim kuşaktan değildi, gençti. Arkadaşım Yahya Efe’nin en küçük kardeşiydi.
Duyunca, telefonla başsağlığı dilemekten başka bir şey gelmedi elimden.
Başta Yahya olmak üzere, diğer kardeşlerine, eşine, çocuklarına ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
Işıklar içinde yatsın…
|